Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuştu. Tek parti zihniyetini anlatmaktan birtakım kesimin rahatsız olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu devri iyi bilmez, gereken dersleri çıkarmazsak ne bugün bulunduğumuz yeri doğru şekilde anlayabiliriz nede geleceğimize güvenle bakabiliriz. Gazi Mustafa Kemal’in ve dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın binbir zahmetle kurmaya çalıştıkları savunma sanayimizi tek parti zihniyetinin nasıl baltaladığını anlatmayalım mı? Bu amaçla yurt dışına gönderilip eğitilen teknik personelimizin geriye döndüklerinde alakasız işlerde çalıştırılıp bir kısmının da yabancı şirketlerin temsilciliğini yapmaya zorlandığını ifşa etmeyelim mi? Kendi savaş uçaklarımızı üretmek için harekete geçenlerin önünün bedava uçak bahanesiyle nasıl kesildiğini söylemeyelim mi? ’Nasıl olsa hazırı var benzerini yapmak için niye uğraşalım’ diyen kafanın hala ortalıkta dolaştığını bildiğimiz halde bu gerçekleri her fırsatta milletimizle paylaşmayalım mı? Nuri Demirağların önünün nasıl kesildiğini bilmezsek şu anda aynı amaçla yola çıkmış müteşebbislerimize verdiğimiz desteklerin anlamını milletimize nasıl izah edebiliriz. Savunma sanayimizi güçlendirmek değil adeta tıpkı bir gemi çıpası gibi yavaşlatmak için çalışan kurumları gerçek anlamda üretken hale getirme gayretlerimizin sebebini anlatmayalım mı? Türkiye bu zihniyeti, tek bir zerresi kalmayana kadar ezip yok etmelidir. Kılıçdaroğlu ve avanesinin referansı tek parti dönemidir. Biz Türkiye’yi bunlara rağmen 16 yılda 3,5 kat büyüttük. Yine bunlara rağmen 2023 hedeflerine ulaştıracağız. Mahalli seçimler bu büyük yürüyüşümüzde bizim için yeni bir moral, soluk yenileme vesilesi olacaktır” ifadelerini kullandı. “BURADAN TÜM DÜNYAYA SESLENİYORUM…” Türkiye’nin son yıllarda tarihi sınamaları üst üste veren ve halen vermeye devam eden bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bizim son 5-6 yılda yaşadıklarımızın sadece birine maruz kalan bütün ülkelerin nasıl sendelediklerini, nasıl paniklediklerini görüyoruz. Türkiye, tüm bu süreçlerden alnının akıyla çıkmayı başardı. Bir süredir gündemimizdeki konular arasında yer alan Suriye meselesinde son dönemde önemli kazanımlar elde ediyoruz. Ülkemizde bulunan 3,5 milyonun üzerinde sığınmacı ve sınırlarımızda yol açtığı ciddi güvenlik tehditleri yanında siyasi ve ekonomik geleceğimiz bakımından da bu meselenin üzerine kararlılıkla gitmek zorundayız. Buradan tüm dünyaya sesleniyorum: Ülkemize gelen bütün bu mülteciler içerisinde sadece Suriye değil, Irak’tan da gelenler oldu. Saddam Hüseyin döneminden itibaren biz Keldanileri, Ezidileri, Kürtleri, Arapları ülkemizde misafir ettik. O dönemde 500 bine yakın mülteciyi biz ülkemizde misafir ettik. Şimdi de yine Suriye’den ve Irak’tan, Araplar ağırlıklı olmak üzere Kobani’den 300 bine yakın Kürt kardeşimizi biz ülkemizde misafir ettik. Hala ediyoruz. Biz teröristlere kapılarımızı kapattık, teröristleri bu ülkede asla barındırmayacağız. Bunu herkesin bilmesi, kabullenmesi lazım. Biz terörle el ele gezemeyiz, teröristlerle birlikte olamayız. PKK, YPG, PYD, DEAŞ bizim yanımıza asla sokulamaz. Ülkemizde nasıl onları o çukurlara gömdüysek sınırlarımız dışında da yine aynı şekilde onları o çukurlara gömeriz. Fırat Kalkanı harekatında DEAŞ’ın bölgedeki bütün attığı adımları biz onlara adete yüzlerine çaldık. PKK, YPG’nin Afrin’deki varlığına büyük darbe vurduk. İdbil’te Rusya ve Iran ile başlattığımız inisiyatifle, her ne kadar bazı aksaklıklar vuku bulsa da bölgede yeni bir insani kriz yaşanmasının önüne geçtik. Bu sıkıntıları da çözecek ve İdlib’i tıpkı destek verdiğimiz diğer bölgeler gibi huzur ve güven beldesi haline getireceğiz. Afrin’de takımlar kurulmuş ve gençler futbol maçı oynuyorlar. Bu bir kararlılığın neticesidir. 2 tane orada yeşil saha yapmışız, bütün oradaki gençler maçı izliyorlar. Mesele bu değil mi? Barış lafla olmaz icraatla olur. Sevgi lafla olmaz icraatla olur. Bu icraatlarla ortaya bunları koyduk. Şimdi sırada Münbiç ve Fırat’ın doğusundaki terör unsurlarıyla daha aşağılarda yuvalanan DEAŞ artıkları bulunuyor. Suriye meselesinin çözümünün formülünü hep bu ülkenin toprak bütünlüğüyle her kesimin hakkını, hukukunu koruyacak, beklentilerini karşılayacak geniş uzlaşmaya dayalı yeni Anayasa ve özgür seçimler olarak ifade ettik. Bugün de aynı noktadayız. Suriye’yi kan ve gözyaşı gölüne çeviren nice güçler bölgede cirit atarken Türkiye’nin elleri kolları bağlı bir şekilde beklemesini isteyenler aynı krizi bizim topraklarımıza da taşıma hesabı yapanlardır. Hiç kimseye böyle bir fırsatı vermedik. Kendimizle birlikte Suriyeli kardeşlerimizin haklarını sonuna kadar savunacağız” açıklamasını yaptı. "GAYET MÜSPET BİR GÖRÜŞME OLDU" Dün akşam ABD Başkanı Donald Trump ile bir görüşme yaptığını kaydeden Erdoğan, “Dün, Sayın Trump’ın kişisel sosyal medya hesabı üzerinden verilen bir takım mesajlar beni ve arkadaşlarımı üzdü. Hemen harekete geçtik ve dün gece bu meseleleri kendisiyle telefonda konuştuk. Gayet müspet bir görüşme oldu. Kendisi Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilme kararını bir kez daha teyit etti. Suriye’de Türkiye sınırı boyunca bizim tarafımızdan oluşturulacak güvenli bölge dahil, Obama döneminden itibaren benim vurguladığım bu güvenli bölge konusu 20 mil olarak kendisi tarafından da ifade edildi ki bu da 30 kilometreyi aşkın bir derinlikte güvenli bölge. Gündemimizdeki tüm konularda ekiplerimiz arasında süren görüşmelerin devamına karar verdik. Türkiye olarak önceliğimizin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle etkili bir şekilde mücadele etmek olduğunu vurguladık. Bizim Suriye’de hiçbir etnik ve dini grup gözetmeden herkese kucak açtığımızı, buna karşılık PKK, YPG’nin kendisine tabi olmayan Arap, Kürt, Türkmen, Hristiyan tüm gruplara zulmettiğini ifade ettik. Bunların belgelerini de kendi danışmanlarına ulaştırdığımızı da kendisine söyledim. Bundan da memnun olduğunu, oradaki özellikle Hristiyanlara yönelik bu terör örgütlerinin neler yaptıklarından çokta bilgisi yoktu ki bu konudaki bizim bu aydınlatmamızdan memnun olduğunu ifade etti. Görüşmemizde sadece bunlarla da kalmadık. İkili ticaret hacmimizi 75 milyar dolara çıkartma hedefimiz doğrultusunda daha hızlı ve kapsamlı adımlar atma kararı aldık. Böylece ilişkilerimizde Suriye özelinde başlayan olumlu seyri aramızdaki diğer ihtilaflı meselelerle sınırlamayıp ekonomik alana da taşıma perspektifimizi güçlendirmiş olduk. Türkiye, siyasetin ve diplomasinin imkanlarına sonuna kadar kullanmayı savunan bir ülke olarak bu meseleyi müttefiklik ruhuna uygun şekilde çözmek için üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir. Yeter ki bizim hakkımıza, hukukumuza, hassasiyetlerimize riayet edilsin. Bu yapıldığı sürece dostlarımızla sonuna kadar yol yürümekten asla geri durmayız, çekinmeyiz. Sayın Trump ile tüm bu konularda tarihi öneme sahip bir anlayış birliğine vardığımıza inanıyorum” dedi. “TERÖR ÖRGÜTLERİNİ İNLERİNE GÖMMEYE DEVAM EDECEĞİZ” Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu vesileyle uluslar arası çevrelerde sıkça dile getirilen çok önemli bir yanılgıyı düzeltmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu ülkede yaşayan herkesin, en başta da Türküyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla tüm kardeşlerimizin devletidir. Hangi inanç grubundan olursa olsun hepsinin devletidir. Biz ülkemizde bugüne kadar asla bu tür ayrımcılıklara müsaade etmedik. Bizim temel ilkemizde yaradılanı severiz yaradandan ilkesi yatmaktadır. Türkiye sadece bu kadarda değil, yakın çevresinden başlayarak kendisiyle gönül bağı içindeki herkesin, en başta da hemen sınırlarımızın yanı başında yaşayan Kürt kardeşlerimizin de devletidir. Onun için biz Kobani’ye kapılarımızı açtık ve 300 bine yakın Kürt kardeşimiz şu anda bizim ülkemizde yaşıyor. Kürt kardeşlerimize sesleniyorum, bu oyuna gelmeyin. PKK’nın desteğindeki terörden beslenen siyasi partilere, onların yandaşlarına oylarınızı vererek zayi etmeyin, tehditlere aldanmayın. Artık Tendürek’te, Gabar’da, Cudi’de bu terör örgütlerini nasıl o mağaralarda inlerine gömdüysek bundan sonra da gömmeye devam edeceğiz. Asla buralardan taviz söz konusu değildir. Bu milletin özgürlüğüne, kendi içindeki dayanışmasına göz dikenlere asla prim vermeyeceğiz. Sınırlarımızın öte tarafında ne zaman bir sıkıntı yaşansa tüm kardeşlerimiz gibi Kürt, Türkmen, Arap kardeşlerimizde güvenli bir sığınak olarak Türkiye’ye yönelmektedir. Türkiye sınırları içindeki tüm vatandaşlarının, sınırları dışındaki tüm kardeşlerinin hamisi değil, bizatihi kendi ülkesidir, kendi vatanıdır. Sınırlarımız dışında yaşayan her bir kardeşimizin bulunduğu topraklarda huzur, güven ve refah içinde olması bizi mutlu eder. Bunun yanında canları, malları, özgürlükleri tehdit altına giren herkesin yanında olmakta bizim hem tarihi hem de insani görevimizdir. Aslında Türkiye’nin çevresiyle olan ilişkilerindeki yanlış algılar sadece belli ülkelere mahsus değildir. Bize ‘Suriye’de niye varsınız?’ diyenler oluyor Bay Kemal gibi. Bize ‘Irak’la niye ilgileniyorsunuz’ diyenler oluyor Bay Kemal gibi. Bize ‘Kudüs konusunda niye bu kadar hassassınız’ diyenler oluyor Bay Kemal gibi. Bize ‘Libya’nın sizinle ne ilgisi var’ diyenler oluyor Bay Kemal gibi. Utanmasalar Ata yurdumuz Orta Asya ile Türkistan ile niye bu kadar ilgileniyorsunuz diyecekler, hatta bunu söyleyenler de var. Biz tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle, gönlümüzle tüm bu coğrafyalarla iç içeyiz. Biz 20 milyon kilometrekarelik topraklardan küçüle küçüle 780 bin kilometrekareye gelmedik mi? Bizim bu topraklarda bir tarihimiz, kültürümüz var. Oralardan buralara geldik. Bu tarih bilmezler, geçmişini bilmezler, cinsini cibilliyetini bilmeyenler bu işten anlamazlar.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının çocuklarla fotoğraf çektirdi. (İHA)
Vizyonda bu hafta
2019-01-10 21:10 - Sinemalar