Türk-İş Başkanlar Kurulu 24’üncü çalışma dönemi 16’ıncı toplantısı, Türk-İş Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda gündemdeki konuların yanı sıra Gazze’de sivil ölümleri değerlendirildi. Toplantının ardından 12 maddelik bir bildiri yayımlandı. 7 Ekim tarihinde başlayan olayların Türk-İş Başkanlar Kurulu tarafından kaygıyla izlendiği belirtilen bildiride, Gazze’de çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 4 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği belirtildi.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“İstanbul’un on dörtte biri kadar bir alana sahip Gazze Şeridi’nde yaklaşık 2,5 milyon kişi ağır bir insani krizle başa çıkmaya çalışmaktadır. Su, elektriğin kesilip, gıda ve temel ihtiyaç maddelerinin Gazze Şeridi’ne girişinin İsrail tarafından engellenmesi, insani krizin boyutlarını derinleştirmektedir. Okullar, ibadethaneler ve hatta hastanelerin dahi İsrail Savunma Güçleri tarafından hedef haline getirilmesi, savaş kurallarının ihlali anlamına gelmektedir.”
“Bu vahşi eylem, aynı coğrafyada yaşayan insanlar arasında derin ve uzun vadeli toplumsal ayrışmaları beraberinde getiriyor”
İsrail’in Gazze’de bir hastaneye saldırmasına da tepki gösterilen bildiride, “Türk-İş Başkanlar Kurulu, 17 Ekim 2023 Çarşamba gecesi gerçekleştirilen Gazze’deki hastane saldırısını en güçlü şekilde kınamaktadır. Tüm insani değerlerin ötesine geçen bu vahşi eylem, aynı coğrafyada yaşayan insanlar arasında derin ve uzun vadeli toplumsal ayrışmaları beraberinde getirme riski barındırmaktadır. Harp zamanında sivillerin korunmasına ilişkin 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin dahi birçok maddesini ihlal anlamına gelecek şekilde sürdürülen İsrail’in askeri operasyonları koşulsuz bir şekilde durdurulmalıdır. BM’nin uluslararası garantörlüğünde iki devletli çözümün bir an önce yaşama geçirilmesi amacıyla gerekli adımlar atılmalıdır” ifadelerine yer verildi.
“Yaşanan tüm gelişmeler, bölgede yaşayan emekçiler ve aileleri üzerinde iyileştirilemez yaralar açmıştır”
Ortadoğu’nun en uzun soluklu meselesi olduğuna dikkat çekilen Filistin-İsrail meselesinin diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulanan bildiride, bölgedeki kalıcı barış ve huzurun tesisinin sağlanması gerektiğine dikkat çekildi. Bildiride, “Son iki haftada yaşanan tüm gelişmeler, din, dil, ırk, millet ayrımı olmaksızın, en fazla bölgede yaşayan emekçiler ve aileleri üzerinde iyileştirilemez yaralar açmıştır. Her iç savaş, bölgesel çatışma veya savaşta olduğu gibi son iki haftada yaşanan gelişmeler de yine en fazla yaşamını emeğiyle geçinenleri etkilemiştir. Yaşanan zulümden en çok zarar görenler emekçiler ve aileleridir. Ortadoğu’da kalıcı barış ve huzurun sağlanması için tüm tarafların birbirlerine karşı önyargılarını bir kenara bırakarak derhal harekete geçmesi gerekmektedir” denildi.