Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD Bakanı Rex Tilleron’un görüşmesinin ardından yayınlanan ortak bildiride, "65 yıldır NATO müttefikleri ve stratejik ortak olarak iki halk ilişkilerini, paylaştıkları hedeflerin ve çıkarların ilerletilmesi, ayrıca dünya genelinde demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklerin teşviki için hayati görmektedir. ABD, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen hain darbe girişimini kınar ve Türkiye’nin demokratik yollarla seçilmiş hükümetiyle ve Türk halkıyla tam dayanışma içerisinde olduğunu belirtir. İki devlet, uzun süreli müttefikliğin ışığında ikili ilişkilerde öne çıkan meseleleri çözme konusundaki vaadini teyit eder. İki taraf, bu amaca yönelik olarak sonuç odaklı bir mekanizma oluşturulması konusunda anlaşmaya varmıştır. Söz konusu mekanizma en geç Mart ayı ortasına kadar hayata geçirilecektir. Ortak gündemin küresel bir gündem olduğu; bunun terörle mücadele, kitle imha silahlarının yayılmasına karşı koyma, Suriye ve Irak dahil Orta Doğu’ya kalıcı barış ve istikrar getirme, enerji güvenliğini sağlama ve radikalleşme, şiddete varan aşırıcılık ve İslam karşıtlığıyla mücadele gibi birçok kritik konuyu kapsadığı teyit edilir. Türkiye ve ABD uzun süreli müttefikler olarak terörizmin her türü ve biçimiyle ortak mücadeleye olan kararlılıklarını teyit ederler. Türkiye ve ABD, DEAŞ, PKK, El Kaide ve diğer tüm terör örgütleri ve bunların uzantılarıyla mücadele konusundaki kararlılıklarını tekrarlarlar. İki taraf, iki ülke halkını doğrudan hedef alan terör tehditlerine karşı meşru müdafaa hakkını tanırlar” denildi.
“Türkiye ve ABD, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin muhafazasına olan bağlılıklarını teyit ederler” ifadelerine yer verilen bildiri şöyle devam etti:
“Bu amaçla Suriye içerisinde oldubittiler yaratılmasına ve demografik değişimlere yönelik tüm girişimlere kararlılıkla karşı dururlar. Suriye’nin dönüşümü ve istikrarlaştırılması konusunda eşgüdüm içerisinde olmaya kararlıdırlar. Türkiye ve ABD, Suriye krizi için yalnızca siyasi bir çözümün söz konusu olabileceği ve bunun yaşayabilir bir siyasi dönüşüm gerektirdiği hususunu teslim ederek, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararında belirtilen yerleşik parametreler ve Cenevre süreci çerçevesinde bu sonucun elde edilmesi için işbirliklerini yoğunlaştırmayı kabul ederler."
(Yağmur Yıldız/İHA)