Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington'da ABD Başkanı Trump ile buluşurken kulis üstüne kulis, yorum üstüne yorum.
Türkiye'nin talepleri belli.
Amerika'nın tavrı ortada.
Erdoğan görüşmeye hazırlanırken Wall Street Journal Gazetesi, ABD yetkililerine dayanarak ABD’nin “Suriye’deki Kürt güçlerine tank savar silahları vermeyi planladığını” yazıyordu.
20 dakikalık ilk buluşma ve sonrasında yansıyanlarsa 'terörle mücadele' üzerineydi.
Peki Amerika ne kadar samimi?
Türkiye’nin gündemi birilerinin tam da istediği gibi.
Yapmak istedikleri de kontrol etmeye çalıştıkları sistem, siyaset, ekonomi.
İçerden mikser, dışardan mikser ve hep dizayn etme stratejisi.
Tam da 21 Mayıs'ta partisel ve yönetsel değişikliğe başlarken Amerika'nın dünden çok farklı davranacağını düşünmüyorum.
O sadece kendi çıkarını düşünecektir.
Bakın anlık yaşıyoruz...
Ve balık hafızalı toplumlar genelde dezenformasyon politikaları içerisinde önüne ne konursa “vayyyy be“ deyip ‘eyvallah’çı oldukları için çabuk unuturlar çok şeyi.
Hadi yine biraz geri dönelim.
Nasılsa kimse sallamıyor, herkes önünden yiyor.
Amerika’nın meşhur think tank bana göre de dang dungcusu etkin düşünce kuruluşu CSIS’ın geçmiş dönem raporlarında yer alan isimler sonrasında bir bir ortaya çıkmıştı.
Karen Fogg’un e-maillerinde ki “uyuyan güzeller” rüya timi olarak karşımızdaydı.
Mevcutla işini tamamlayanlar, mayası tutmayan DSP’nin Hüso’su, İsmail Cem’i ve IMF’nin Kemal Derviş’i ile nabız yoklamıştı..
Yani meşhur Troyka. Programlı ve pragmatik bir temele oturtulan bakış açıları, Demokrat Sol’un isyancılarıyla makul çoğunluğun partisiydi.
İlanlar verilmiş, hasta adam manşetlerde tutulmuş, karga tulumba politikası, aynen bölücü başının getirildiği gibi iktidarı götürüp sonuca ulaşılmıştı.
Hep akıl veriyorlardı!
Amerika politikalarına yön veren 3 kuruluştan biri olan CSIS’ın (Washington merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi) öncelikleri haber bültenleriyle sıralıyordu.
“AK Parti dengeleyici olmalı…”
Bu bilgileri hafızayı tazeleme adına aktarıyorum. Çünkü önümüzdeki döneme baktığımızda gerçekten, senaryo üzerine senaryo yazılıyor.
Herkes kendini bir yere yakıştırıyor ya da yapıştırıyor.
Asıl, geçmiş dönemlerde “Ecevit sonrası dönemin ertelenmesi” makaleleri raporları yazan CSIS raportörlerinin, verecekleri mesajlara bakıp, ince analizle bunları çözmek yeterliydi.
Dünün Troyko’ları, iş dünyasının vaazları, gazete başlıkları yine o dönem bazı çıkışlarla örtüşüyordu.
Düşündürense Türkiye’de siyasete yön veren bakış açılarından alınan el'di.
Göreve gelmeden daha “AK Parti dengeleyici olmalı” diyenler yeni senaryoları hep çanta da tuttular. Eski lidercikler ve onların uvertürleriymiş hepsi, boştu.
Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.
Amerika'da Washington’da buluştuğum CSIS raportörü Bülent Ali Rıza’ya sorularımı sormuştum. Hem Troyka’yı, hem AK Parti’ye bakışı, hem dünün Troyka’sını, rüya timini, hem de TÜSİAD çıkışlarını.
Daha önceki görüşmemizde canlı yayında yüz yüze ne sorduysam anlatmış ABD ve yeni dönem siyasetini aktarmıştı ama sonrasında yazılı sorduklarıma sessiz kalmıştı.
Hatırlayın; tezkere sürecinde de TV’lere çıkıp ‘ABD istemiyor’ yorumunu yapıyordu.
Amerika nedense bugün de çok şeyi istemiyor.
İşine gelmeyen ne?
Kontrol edemediği siyaset.
Peki özetle görünen köy kılavuz istiyor mu?
Kedi gibi dört ayak üzerindeki duruşu iyi analiz etmeli. Köpek gibi değildir ki kediler. Hem çok yakın, hem çok uzak. Hem çok kedi, hem çok tırmalar.
Tabi bu salı gruplarının çakma kedisine benzemiyor.
Sahi aklıma gelmişken CHP dizaynının analistleri kim?
Ellesem cıssss olur mu?
Ya da ellemesem…
Yok kesin karar verdim, yarın siyasete atılırsam Oval ofisim asla olmayacak.
Baymadan satırları noktalayayım.
Biraz bilgileri tazeledim.
Bugünkü Ortadoğu, PKK, Rusya, Suriye, İran ve PYD sokuşturmalı Cenevre'yi, YPG'yi okurken balıklama dalmayın diye.
Haaa senin Washington'da o rapörtörlerle ne işin var diyenlere hatırlatayım.
Elimi kolumu sallaya sallaya Beyaz Saray'a girsem de ajan majan değilim.
Özel 2 canlı yayın yapmıştım. Benden 2 gün sonra da aynı isimleri rahmetli Birand, CNN'de 32. Gün'e konuk etmişti. Malum bizde dallama da çok, algısı kıt olan da.
Hatta biz oradayken bunlar bluebox' mı yapıyorlar diyen langarozlarda.