Ancak mevzuatın işlerlik kazanmasındaki zorlukların bazı noktalarda istenen mesafelerin alınmasını zorlamakta olduğu görülmektedir. Tehlike sınıflarının belirlenmesindeki süreçler, iş güvenliği uzmanlarındaki niteliksel ve niceliksel eksiklikler, yeni bir çalışma düzeninin bir anda kurulmasındaki zorluklar, mevzuatın bu geçiş sürecinde tüm riskleri işverene yüklemesi ve oluşan maddi yüklerin karşılanmasındaki zorluklar, Bakanlığın sistemi oturtmasında yaşadığı sıkıntılar hedeflerin zamanında gerçekleştirilmesine engel oluşturmuştur.İşletmeler içerisinde risklerin bertaraf edilmesini öngören süreç bugüne geldiğimizde büyük bir sektör oluşmasını sağlamıştır. İş sağlığı güvenliği hizmeti veren profesyonellerden, kişisel koruyucu malzemelerin üretim ve ticaretini yapanlara, ölçüm laboratuarlarından, tıbbi laboratuarlara, eğitim kurumlarından, diğer hizmet veren meslek gruplarına kadar bir yapı oluşmuş durumdadır. Sözünü ettiğimiz bu yatırımlar önemli bir mali portreye işaret etmektedir. İlk başlarda işletmeler içerisinde sektörün içinden yetişmiş kişilere iş güvenliği noktasında görevler verilmesi gibi mütevazi adımlarla başlaması planlanan süreç bugün işletmelere önemli bir yük getirir hale gelmiştir. 01 Ocak 2016 itibariyle yürürlüğe girdiği söylenen iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet veren ve Bakanlık tarafından yetki verilen uzman, hekim ve diğer sağlık personellerinin çalışan başına hizmet vermesi öngörülen süreler özellikle Çok Tehlikeli sınıfta yer alan sektörlere çok ağır yükler getirmektedir. Mesela, Çok Tehlikeli sınıfta yer aldığı için iş güvenliği uzmanı çalışma süreleri neredeyse dört katına çıkmış durumdadır. İşlerin bu kadar zayıfladığı, şirketlerin maliyetlerini düşürmeye çalıştığı bir dönemde söz konusu uygulamanın ekonominin üzerinde olumlu bir etkisinin olması beklenmez.Bu noktada meslek odalarının, iş sağlığı güvenliği alanında çalışan kişi ve kuruluşların Bakanlığa yaptıkları başvuruların sonucu henüz alınabilmiş değildir. Sözü edilen uygulamanın mahzurları herkes tarafından kabul edilmişken son sözü söylemesi için karar vericilerin neden hala harekete geçmediği sorgulanmaktadır. Sonuçta yapılabilir kararlar alarak iş sağlığı ve güvenliğini tesis edilebilecektir. Hepimiz kazasız belasız bir hafta diliyoruz. Üretenin, hayatını riske atan sanayicinin sesine kulak verelim Daha önce Bakanlığa iki defa deri sektörünün tehlike sınıfının değiştirilmesi noktasında yaptığımız başvurulardan sektörde ihmal edilebilecek düzeyde iş kazası olması ve tespit edilmiş hiçbir meslek hastalığı olmamasına rağmen bir sonuç alınamamıştır. Ekte görülen ve Bakanlığa daha önce arz edilen sunumdan da görüleceği üzere iş kazanlarında ve meslek hastalıklarında listenin en alt sıralarında olan sektörümüz bir haksızlıkla karşı karşıyadır. Yıllık ortalama iş kazası deri sektöründen çok fazla olan ve tespit edilen meslek hastalığı bulunan sektörlerin Tehlikeli Sınıfta değerlendirildiği görülmektedir. Hal böyleyken bugün deri sektörü hala Çok Tehlikeli sınıfta yer aldığı için iş güvenliği uzmanı çalışma süreleri neredeyse dört katına çıkmış durumdadır. Sektörün her gün artan sermaye ihtiyacı geçtiğimiz sene Ukraynada yaşanan savaş ve sonrasında günümüzde Rusyayla yaşanan kriz neticesinde darboğaza girmesine neden olmuştur. Deri sektörünün ayakta kalması için yapılması gerekenlerden biri de iş sağlığı ve güvenliği alanındadır. Tehlike sınıfının tekrar ele alınması, kısa vadedeyse çalışan başına uzman, hekim ve diğer sağlık personelinin çalışma sürelerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.Konunun deri sektörü açısından değerlendirilerek çalışma sürelerinin yeniden tespit edilmesi için gereğin bilgilerinize arz ederiz.