İşletmelerin en büyük problemi nakit akışının sağlıklı bir halde tutulabilmesi olmuştur. Henüz talep tarafında sorun olduğu söylenemez. Ancak ödeme güçlüğü öyle bir hal almıştır ki birçok şirket faaliyetlerine son vermektedir.
Peki bu sorun neden git gide büyümektedir? Çözümü var mıdır?Yıllardır özellikle 2003ten günümüze küresel ekonomik gelişmelere değindiğimiz yazılar kaleme aldık. Varlık değerlerindeki artışlar ve refah etkisi üzerine yazdığımız bu makalelerde bir şeye dikkat çektiğimizi hatırlıyoruz. Tüm varlıklarda değer artışları yaşanırken toplumda genel bir memnuniyet mevcuttur. Para kazanmak kolaydır; daha karlı, daha kolay işler tercih edilir. Karlılığın yüksek olmasının yanında şirketler tahsilat problemleri yaşamaz.Piyasada paranın el değiştirme hızının düşmesi, varlık değerlerindeki artışın durması sonucuyla birlikte sorunlar başlar. Artık dinamik tersine dönmüştür.Olanlar basit bir ifadeyle böyle özetlenebilir. Sözü edilen ekonomik koşullar küresel düzeyde değişim göstermektedir. Nasıl 2003 yılından yakın geçmişe kadar olan süreçte bir ekonomik genişleme yaşandıysa bugün de bir büzülmeye şahit olunmaktadır. Son günlerde süreçte farklı bir döneme girildiği de görülmektedir. Finans kurumları kredi vermede daha isteksiz davranmaya başlamıştır, şirketlerse mal ve hizmet verdikleri müşterilerin borcunu ödeyemeyecekleri endişesine girmiştir. Böylece piyasa daralmakta, iş hacimleri düşmektedir.Sorumuza dönersek; bu süreç tersine döndürülerek sorun çözülebilir mi?Doğal süreçleri yönetebilmemiz söz konusu değildir, bu sebeple ifade edilen mertebeye ulaşan bir kredi sıkışması yaşanan bir ortamda eğilim değişikliği beklenmemelidir.Bundan sonra yeni ekonomik gerçeklere uyum sağlanması gereken bir döneme girilmiştir. Daralma sürecini gerektiği şekilde yönetenler uzun vadede önemli kazanımlara imza atacaktır.