Hukuk fakültelerinde Adalet Psikolojisi ve /veya Adli Tıp dersleri verilmektedir.Adalet terazisinin kısmen kurulduğu dünyada, artık hekimlerin de yargılanıp, hesaplarının görüldüğü bir gerçektir. Hekimlerin tıp meslekleriyle ilgili konularda haklarında yürütülen ister ceza, ister medeni hukuk alanındaki yargılanmalarında ya da böylesi bir olayı yaşamamak için önleyici tedbirlerin alınmasında kendilerini sarıp sarmalayacak hukuki bilgi ile donanımlı olması kaçınılmazdır.Ancak, bu şekilde can boğaza gelip dayanmadan yarınları güzel ve aydınlık olacaktır. Hekimlerin hukuki sorumluluğu; kusur sorumluluğu, sebep sorumluluğu ve hukuka uygun müdahaleden doğan sorumluluk olarak incelenebilir. Söz konusu hukuki sorumluluğun doğması için kişinin tıp meslek ve sanatını icraya yetkili olması, yani hekimin bu konuda bir hakka sahip olması gerekmektedir. Tıbbi müdahaleden doğan hukuki sorumluluk; bağımsız çalışan hekim yönünden , özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekim yönünden ve kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekim yönünden farklılıklar gösterir.Diğer bir konu başlığı da, hekimin mesleki sorumluluk sigortasıdır. Böylece, sağlık sisteminin toplum için daha güvenli bir duruma geleceği açıktır. Tıbbi uygulama hatalarından doğmayan komplikasyon ve benzeri nedenlerle zarar gören hastaların da sosyal yönden desteklenmesini sağlayan böylesi bir çözüme kucak açmış olunacaktır. Açıklanan bu çözümün ülkemizde uzun bir süreden beri uygulandığı görülmektedir. Dünyada güzel olup da aynadan uzak kalan bir kadını, sadece gözleri kör olanlar görmeyebilir. Aynı şekilde dünyada tıp meslek ve sanatını yürütme yetkisi olup da, Tıp Hukukundan uzak kalan bir hekim sadece bu bilgiden yoksun olduğunda gözleri varsa da tökezler. Konunun; hekimler, bağlı oldukları oda, birlik ve diğer sivil toplum örgütleri tarafından seslendirilmesi, karanlığa gömülmemesi dileğimizdir. Yüksek Öğrenim Kurumu ile üniversitelerin konuya eğilmeleri, hekimlerin talihinin yüzünü güldürecektir. Bunun gerçekleşmesi için hekimlere, üniversite son sınıfında Tıp Hukuku derslerinin de programa alınmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Karanlıkla gözleri görmeyen değil, güneşin aydınlığında ayaklarıyla yürüyen hekimlerin tıp meslek ve sanatını yürütürken kendilerini kuşatan Tıp Hukukunu öğrenmeleri aynı zamanda bir hak olarak kabul edilmelidir. Tıp Hukuku ders zili çalmasını daha fazla beklemeksizin, en geç gelecek eğitim ve öğretim yılında bu konudaki bilgisizlik karanlığının ilgili çevrelerce aydınlatılacağı inancındayız.Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızı sunarız.