Şehirlerin çoğunun hikayesinde balıkçılar tarafından kurulduğu da yazar, Paris için dahi durum budur.İlk kurulan şehirlerin bir özelliğiyse yüksek yerlerde olmalarıdır. Güvenlik açısından insanoğlu düz yerleri değil tepelerde konuşlanmayı tercih etmiştir. Düşmanının geldiğini görebilmek ve onunla mücadele edebilmek, doğal afetlerden korunabilmek düşüncesiyle daha zor bir yerleşimin tercih edildiğini görüyoruz. İyi tarafları olduğu gibi olumsuz yanları da vardır yüksek ve eğimli alanlarda yapılaşmanın...Mesela ulaşım sorundur, ziraat faaliyetleri kısıtlıdır v.b. Buna benzer sebeplerle yerleşimler sonrasında düz alanlara kaymaya başlamış. Düz alan ve batıya doğru hızlı bir yoğunlaşma görülüyor. (Bu batıya yönelimin de üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.) Eski şehirlerin genelde yüksek alanlarda yeni şehirlerin düz alanlarda kurulmasının nedeni budur.Yüksek, eğimli yerlerde altyapının yapılması zor ve maliyetli bir iştir. Bu sebeple geçen zamanla düz alanlar yapılaşma için daha çok tercih edilmiştir.Düz yerleşim yerlerinde kanalizasyon, su şebekesi, yol v.b. tesislerin kurulması hem kolay hem de maliyetsizdir. Geniş düzlüklerde meydanlar yapılabilmesiyle kentleşmenin önemli bir şartı da yerine getirilir. Yürüyerek daha fazla mesafe kat edilebilmesi kentin genişlemesine yardımcı olur.Günümüzde gelişmiş ve insanların rağbet ettiği şehirler işte bu ulaşımın kolay olduğu, eksiksiz altyapıya sahip olan kentlerdir.İşte bu yüzden bisikletle ulaşımın sağlanabildiği, dereleri temiz akan şehirlere ulaşmaktır hedefimiz.