Terör; Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemler olarak tanımlanır (3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.1)(TMK).Bu tanımda belirtilen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olanlar, bu kişileri terör suçu işlemeye azmettiren ya da bu suçun işlenmesine yardım edenler, terör suçlusu olarak kabul edilir (TMK m.2 ve TCK m.38,39,40). Ülkemizde uzun yıllardır can alan, yaşam kalitesini ihtiyarlatan terör örgütleri; DEAŞ, PKK, PYD, FETÖ ve YPG gibi örgütler kötülük üstüne kötülük ekmekteler.Günümüzde gizlenemeyen ve örtülemeyen gerçek; bu terör örgütlerini azmettiren, onlara silah, muhimmat sağlayan ve eğitim verenlerin, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa devletleri unsurları olduğu ileri sürülmektedir. Esasen bu devletlerin sözcü ve yetkililerinin dillerinin ucuyla inkar değil, kimi zaman dolaylı, kimi zaman da doğrudan kibirlerine tutsak ikrar edilmektedir. Artık söz konusu devletleri, medyada terör suçluları ile birlikte mutlu aile fotoğrafı karesinde sıkça işitir ve görür olmaktayız. Terör örtüsüne bürünenler, eninde sonunda kendisini özlemle kucaklayacak yakıcı azabın tadılacağı kabre girerler. Orası, erimiş maden gibi can yakar. Ne var ki; terör suçlularını azmettiren veya yardım edenler, işledikleri bu suçlardan doğan sorumlulukları omuzlayan kişiler olarak, haklarında cumhuriyet savcılarınca gerekli soruşturmaların ifasını görmek isterler! Artık güç ve saltanatın gözlerine korku, yüzlerine kara ve kalplerine ateş yakmanın zamanının geldiğini düşünecek kimseler yok mu? Sanki onlar cezalardan bağışık, gücüne sınır tanınmayan bir firavun gibiler!Umarız hiç bir kimse, hak ettiği cezayı omuzlarından atmaya kalkamasın! Suçların üzerinin örtüldüğü kabirlerin taşları altın olsa, terör suçlusu gelin duvağı da giyse, kaderi aldatamaz. Unutmayalım; kötülük yapanlara işlediklerinin cezasını nihayette mutlak olarak verecek;Güldüren de Odur, ağlatan da, Öldüren de Odur, yaşatan da.Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızı sunarız.