?>

Haciz esnasında arama yapma ‘meşruiyeti’

Devletin yasama, yürütme ve yargı yetkisi malumumuzdur.

Av. Öztürk YAZICI

8 yıl önce

Hukuk devletinde yargı organlarının yargı yetkisi dahilinde verdikleri kararlara devletin tüm birimleri ve kişiler uymak zorundadır, Bu yetkilerle donatılı devletin yargının hukuk alanında güç kullanmaya yetkili organlarından İcra Müdürlükleri de yargı yetkisinin en yoğun ve anlamlı yerindedir. Elbette ki mahkemelerin hukuka dair verdikleri kararlar, icra müdürlüklerinin zor kullanarak yerine getirme yetkisi yoksa anlamsızdır. İcra Müdürleri veya görevlendirdikleri katip memurlar haciz esnasında kişinin üzerini zorla arama, değerli saatine, hatıra değeri olsa da altın mücevher gibi takılara hacizle el koyma, cebindeki parayı ve çek vs. gibi değerli evrakları saydırma ve el koyma , mahkemece verilen kaçak yapıyı yıktırma kararını zorla uygulama, aynı biçimde üç yaşındaki bebeği anneden babadan alıp diğerine verme, taşınmazlarda, araçlarda, gemi ve uçaklarda satışla mülkiyeti geçirip teslim etme gibi yelpazede değişik zor kullanma yetkilerine sahiptir. 

Ancak, haciz esnasında icra memurlarının hatta haciz esnasında orada bulunan avukat ve yardımcı üçüncü kişilerin “arama yapma” yetkilerinin bulunup bulunmadığı da oldukça popüler, ilginç ve çok sorulan bir husustur.Hemen belirtelim. İcra memuru, alacaklı avukatı veya bir başkasının haciz esnasında evrak araştırma yetkisi kesinlikle bulunmamaktadır! Uygulamada maalesef icra memuru veya avukatlarca hatta avukatın katipleri tarafından, yasaya aykırı olarak borçlunun iş yerinde kapalı bilgisayarlar açılarak mailler, bilgisayar kayıtları, muhasebe evrakları ve diğer belgelerde arama yapılarak haciz mahallindeki eşya veya makinaların borçluya aidiyeti yolunda ‘delil’ toplanmaya çalışılmaktadır. Bu tür davranışların tamamının yasada yeri yoktur ve kanaatimce de ayrıca suç teşkil etmektedir. İcra memurunun kapalı yerleri dolapları açtırma yetkisi vardır. Ancak bu yetki sadece oralarda bulunabilecek haciz konusu olabilecek malları görmek, saptamak ve haczetmekle sınırlıdır. Yine icra memuru haciz mahalli kapalı ise evrak arama yetkisini sadece bu halde ve haciz mahalli ile borçlunun acaba bir ilgisi var mı? başka yere mi gelindi? sorusuna cevap bulunabilmekle sınırlıdır. Hele haciz mahallinde bulunan avukat ve diğer görevlilerin ise ne evrak araştırma ne de haciz işlemleriyle ilgili fiili anlamda her hangi bir yetkisinden bahsedilemez. Avukatın haciz mahalline örneğin bir eve veya ticarethaneye haciz esnasında girebilmesi yetkisi bile tartışmalıdır. Ağırlık görüşe göre haciz mahalli olan ev veya ticarethaneye avukatlar ancak icra memurunun ‘oluru’, ‘daveti’ ile veya borçlunun izin vermesi girebilir. Alacaklı avukatının katibi gibi görevlilerin ise “uygulamadakinin aksine” haciz esnasında bir ev veya ticarethaneye girmesi borçlunun veya orada bulunan 3. kişilerin daveti yoksa suçtur. Avukat katibinin icra memurundan her hangi bir talepte bulunması mümkün değildir. Alacaklı avukatı haciz esnasında icra müdüründen bir hususu örneğin şu makinaya haciz konulmasını/ kaldırılmasını talep edebilir, yapılan haciz işlemine karşı istihkak gibi beyanlarda bulunabilir, memur bu talep/beyanları yasaya göre kabul veya red kararını vermekte serbesttir. Elbette bu karar icra mahkemesine şikayet edilebilir. Kanımca Adalet Bakanlığının bu hususta icra müdürlüklerini daha iyi bilgilendirmesi, baroların da mesleki faaliyetler çerçevesinde gerekli uyarıları yapması gereği ortadadır. Konuyu daha da detaylı biçimde araştırmak isteyenler için, hacizde arama yetkisinin, haciz sırasında ileri sürülen istihkak iddialarının ispatına yarayacak evrak ve belge araştırmasını kapsamadığına dair Adalet Bakanlığının İnegöl C.Başsavcılığına yazdığı 82084579/2315/14.2 29/03/2016 tarih ve numaralı yazısını incelemelerini öneririm. Saygılarımla.

YAZARIN DİĞER YAZILARI