Aşağıda 25 Ekim 1016 tarihli yazımızı yeniden okuduktan sonra bir yorum yapmak istiyoruz. Paranın hızı arttırılmaya çalışılıyor, özellikle iç piyasada yaşanan sıkıntıların aşılması için çözüm geliştirilmeye çalışılıyor. Hükümet elindeki tüm enstrümanları kullanmanın yanında sözlü müdahalelerle de piyasayı rahatlatmaya hedefliyor. Faizlerin baskılanması, bankaların kredi musluklarını açması için özendirilmesi hep bu maksatla atılan adımlar. Başbakan bankalara seslenirken elleri çabuk tutmazlarsa bir süre sonra ortada kredi verecek şirket kalmayacağını ifade etmesi çok dikkat çekicidir. Mevcut durumda bireyler ve kurumlar taahhütlerini yerine getirmede zorlanmaktadır. Zincirleme bir şekilde borçluların sözlerini yerine getirememeye başladığına şahit olunmaktadır. İşte sistem burada tıkanmaktadır. Hükümet durumun ciddiyetini kavramış gibi görünmektedir. Ancak hükümetin alacağı kararlar ve açıklamalarla sözü edilen sorunun çözümünün olacağını beklemek doğru değildir. Sorun olmayan paralarla iş yapılmasından kaynaklanmaktadır. Büyük kapasiteler oluşmuş durumdadır, bu kapasitelerin devamı için aynı ölçüde sürekli borçlanmak gerekirken gelinen noktada tam tersine bir küçülme görülmektedir. Döngünün tersine dönmesinin iş hayatı üzerinde dramatik etkileri olmaktadır. İnsanların risk iştahı da olsa para elde edilememesi nedeniyle moraller bozuktur. Bu şartlar içerisinde bile hala ne yapsak da işimizi yürütsek düşüncesinde olan iş dünyasına sahip olmak bir şanstır. İşte paranın el değiştirme hızının daha da kötü olmamasının nedeni henüz insanların kötümser olmamasıdır. Bu açıdan ekonomik sorunun çözümü şu an için daha olasıdır. Sadece paranın hızını arttırıcı politikalarla likidite problemi çözülmez. Hele hele vatandaşın iş yapma iştahının azalması durumunda helikopterden para bile atsanız sonuç değişmeyecektir. Daha önce hiç yaşanmamış bir ekonomik süreç içerisinden geçilmektedir. Alınan kararlar ve açıklamalar tarihte yerlerini almaktadır. Evet, Ekim sonunda likidite probleminin o tarihte çözülebileceği ancak bunun toplumsal kötümserliğin artmamasına bağlı olduğunu kaydetmiştik. O tarihte dolar kurunun 3,070 olduğu görülmektedir, bir başka deyişle Ekim sonundan sonra kötümserliğin arttığı bir sürece girilmiştir. Piyasada likiditenin de azaldığı bilinmektedir. Sıkıntıların artması yapılanların yeterli gelmediğini göstermektedir. Bu yüzden vergi kolaylıkları dahil bazı yeni şok önlemlere başvurulmaktadır.Ancak 25 Ocak ta yazdığımız gibi kötümserliğin önüne geçilmezse helikopterden para atılsa bile gidişatta değişiklik olmayacaktır.Bu yüzden toplumun moral değerlerini bozacak, ayrışmaya ve tartışmalara neden olacak adımları atmaktan herkes imtina etmelidir. Yoksa faturayı hepimiz çok ağır ödeyeceğiz.