Banka ile kredi talep eden kişiler (Kısaca 'Müşteri') arasında kurulan Kredi Sözleşmesi'nde (Kısaca 'sözleşme'), 'Temerrüt (Muaccelliyet) Halleri ve Takip Hükümleri' ve benzer başlık altında çok sayıda sebeplere yer verilir. Sözleşme'ye, '..hallerinde herhangi bir yazılı ihtarda bulunulmasına gerek kalmaksızın kredinin muaccel hale geleceğini, buna göre sözleşme'nin feshi ile kredinin kat edilmesine Banka'nın yetkili olduğunu kabul eder.' ya da benzer içerikte hüküm konulmaktadır. Uygulamada; ister ihtar ister keşide edilmeksizin hakkında yapılan icra takibi ile müşteri (borçlu) takip tarihinden itibaren mütemerrit sayılmaktadır. Ayrıca sözleşme'de, kredi cari hesabının kat edilmesi ile borcun muaccel olacağı ve müşteri'nin de mütemerrit sayılacağına ilişkin hükümlere yer verilmektedir. Özellikle bu son durumda, 'hesabın kat edilmesi' nin hukuka ve yasaya uygunluğu bu çalışmanın konusudur. Doktrinde, tarafların sözleşme'yi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (Kısaca 'TBK') 98. (Eski BKm.82) ve 117 nci (Eski BK m.102) maddeleri kapsamında haklı sebeplerle feshetme imkanı veren, Banka'ya dilediği anda fesih imkanı tanımasının, Banka'nın haksız yere korunmasına yol açacağı ileri sürülmektedir.1 Yargıtay içtihatları da aynı yönde görüşleri benimsemektedir.2 Sözleşme içeriğinde, tek taraflı olarak kredi cari hesabını kat etmesi yetkisinin Banka'ya tanınması hükmü 'genel işlem koşulu' sayılır (TBK m.20/I). TBK m.20/III fıkra hükmü uyarınca, 'Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.' Banka'nın; ifa güçsüzlüğü (TBK m.98) nedeniyle sözleşmeden dönmesi ve/veya temerrüdü (TBK m.117) kapsamında haklı sebeplere dayanarak sergileyeceği davranış yasaya uygundur. Ancak, Banka'ya tek taraflı dilediği anda fesih niteliği içeren hesap kat bildirimi TBK'nın 20 nci maddesindeki genel işlem koşulları ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesinde öngörülen doğruluk ve dürüstlük kurallarına ilişkin genel ilkeye aykırılık teşkil eder. Zira, 'Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.' (TMK m.2/2). Söz konusu yasal düzenlemelere aykırı davranış gösterilmesi halinde, Müşteri tarafından Banka hakkında diğer talepleri dışında ve ayrıca, maddi ve manevi tazminat davası açabilir (TBK m.58 ve TMK m.25).Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızı sunarız.1-Bilgen, M.: Banka Hukukunda Sözleşmeler Uyuşmazlıklar Hukuki Sorumluluk, Ankara 2011, s.962-11. Hukuk Dairesi, 14.06.2007, E.2005/14550 ve K.2007/9038 (Drl.,Bilgen, age., s.98