Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 28 inci maddesi ile Basın Kanununun (BK) 1 inci maddesi, basın özgürlüğünü güvence altına almıştır. Basına sağlanan bu güvencenin sebebi, toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşaması içindir. Bu amacın gerçekleşmesi, kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda oluşan ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile mümkündür. Diğer bir anlatımla, basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir (BK m.3/I).Ancak, basına tanınan ve ayrıcalık taşıyan bu konumu ve özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınrsız değildir.Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını kapsar. Söz konusu hakların kullanılması, istisna olarak,demokratik bir toplumun gereklerine uygun içerikte, aşağıda belirtilen amaçlarla sınırlanabilir (BK m.1):- Başkalarının şöhret ve hakları,- Toplum sağlığı ve ahlakı,- Milli güvenlik,- Kamu düzeni,- Kamu güvenliği,- Toprak bütünlüğünün korunması,- Devlet sırlarının açıklanması,- Suç işlenmesinin önlenmesi,- Yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması.Bu sebeple; basının yayınlarında kişilik haklarına saygı gösterilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 'Temel Hak ve Özgürlükler' bölümünde yer alan ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24/II nci ve 25//III üncü madde hükümlerinde, ayrıca diğer özel yasalarda ve genel hükümlerde (6098 sayılı TBK m.58) güvence altına alınan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması gerekir.Basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin (sosyal çevre, mesleki itibar gibi) karşı karşıya geldiği bir durumda, iki yararın aynı anda ve aynı olayda birbiri ile çatışmadıkları, somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerde, kişilik değerlerinin üstün tutulması gerekir.İster eser sahibi ister yayımcı olsun; bunların fazilet sahibi, seçkin ve erdemli kişiler olması toplumun yollarını aydınlatır. Aksi durumda ise, elleriyle ve dilleriyle şeytana kulluk ederler.Günümüzde kamuya sunulan bazı yayınların başlığı (manşet) ve içeriği dilinde; tozu dumana katan, nefret ve şiddet aşılayan, gerçeği örtüp yalana sarmalayan, insanı ve insanlığı itip kakan, başı boş görsel ve yazılar yer almaktadır. Sağa sola dağılmış bu yüzler; ışık vermeyen, aşırılık kurbanı ve faziletin yoksuludurlar.Temiz bir kalple basın mensupları için umudumuz; kariyer, liyakat ve devlete bağlılık gibi ölçütleri esas alan bir sınıflandırma ve ödül sisteminin yasal ve ikincil düzenlemelerde yaşama geçirilmesidir.Yayınını canında taşıyanlar ile ayaklarında tutan basın mensuplarının, sadece toplum vicdanında değil, yasal düzlemde de konumu aynı olmasa gerekir.Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızı sunarız.