İş mahkemelerinde görülen davaların ekseriyetinde işten belli bir süre önce çıkmış olan işçinin 'fazla mesailerinin' kendisine verilmediği iddiası, bu iddiaya karşı işverenin savunmaları yer almaktadır. Bu tür davaların uzamasının temelinde de şahit anlatımları, giriş çıkış kayıtları vs. delillerin toplanmasındaki fiili zorluklar, toplanan delillerin bilirkişilerce pek çok zaman hatalı şekillerde değerlendirilmesi hususları yatmaktadır. Fazla mesai hususunda kayıtları eksik olan işverenler bazı hallerde aslen haklı olsalar dahi şeklen yapılabilecek bir şey yoktur.Bu durumda zaman aşımı savunmasını süresinde yapmamış iseler geriye doğru uzunca yılların hesabı yapılarak işverene kabarık faturalar konulur. Zamanaşımı savunmasını süresinde yapmış olan işveren ise geriye doğru 5 yıllık bir sürede işlemiş fatura ile kurtulur. Hakim, halin icabına göre hesaplanan fazla mesai paralarından ortalama % 30-40 gibi oranlarla hakkaniyet indirimi yapar. Mahkemelerde fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi kural olarak bu iddiasını kendisi ispatla yükümlüdür. Aslında işçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Ancak fazla mesai sıfır gözüken aylara ilişkin bordrolar işveren açısından daha büyük sıkıntılıdır. Burada çok zaman hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açan tanık anlatımları ve sair deliller devreye girer. Görülen davalarda fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı olaylar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Satış temsilcilerinin ise fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı mahkemelerce araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerektiğine karar verilir. Satış temsilcileri, pazarlamacıların işverenlerine karşı açtıkları fazla mesai talepli davalarda Mahkemelerce öncelikle ne kadar prim ödendiği belirlenmelidir. Ayrıca çalışanın yapmış olduğu fazla çalışmaların karşılığının prim olarak ödenip ödenmediği de tespit edilmelidir. Yapılacak iş, Mahkemece denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılarak, tanık beyanları ve dosyaya sunulan POS cihazına ait gün sonu işlem kayıtları gibi kayıtların birlikte değerlendirilerek, çalışanın hak ettiği fazla mesai alacakları hesaplanmalı, hesaplanan miktardan varsa prim ödemeleri düşülmeli, prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalı ve işçiye ödenen primlerin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın ödenmesine aksi taktirde davacının bu talebinin reddine karar verilmelidir. Mahkemelerce çalışanların prim usulü ile çalıştığı kabul edildiği halde, çalışanın hak kazandığı kıdem ve ihbar tazminatı alacağının hesabında ise giydirilmiş ücrete primlerin dahil edilmesi şarttır.Yüksek yargının satış temsilcilerinin fazla mesai talepleri hakkındaki görüşü aşağı yukarı bu şekilde ele alınmaktadır. Yakında çıkması beklenen zorunlu arabuluculuk sisteminin İş mahkemelerinde işçi-işveren arasında görülecek dava ihtilaf sayısını düşüreceği yolunda her ne kadar tanıtımlar yapılsa da, iyi düşünülüp bir çok hususu taraflar için ZORUNLU hale getirmedikçe insan yapımız sonucu bizde uzlaşma prosedürlerinin geçmiş bir çok örnekte görüldüğü üzere maalesef prosedür olarak kalacağı yolunda üzüntü ile ifade ettiğim görüşümü paylaşarak, Saygılarımı sunuyorum.