Hukuk davalarında tarafların çekişmeli iddia ve savunmalarını kanunların kabul ettiği çerçevede delillerle ortaya koymaları gerekir.Deliller , belge, şahit, görüntü, ses, kayıt ,tesbit, teknik rapor, hasılı o iddiayı veya savunmayı ısbata, kuvvetlendirmeye yarayabilecek akla gelebilecek her tür araçlardır. Eski dille Şahit , yeni dille tanık, uyuşmazlık hakkında bilgi ve görgüsü bulunan üçüncü kişidir ve çekişmeli vakıalar ve bu vakıaların ispatı için gösterilir.Davada üçüncü kişi olması şartıyla, yaşına, hukukî durumuna, taraflarla akrabalık derecesine bakılmaksızın, kural olarak, davada herkes tanık olarak dinlenebilir. Kardeş, yeğen, ana, baba, çalışan dinlenmez veya üç akraba bir yabancı yerine geçer gibi söylemler hukuk dışı söylemlerdir. Çekişmeli vakıanın ispatı için tanık bildiren tarafın tanık sayısı da 'kural olarak' sınırlanamaz ve hakim tanık sayısını belirleyemez. Aksi tutum adil yargılanma ve savunma hakkının kısıtlanmasına yol açar. Ancak bu durumun istisnaları vardır. Öyleki, dilekçelerde , bildirimlerde bazen onlarca ismin tanık olarak bildirildiği, kimin niçin dinleneceğinin yeterince açıklanmadığı, bildirilen kişilerin duruşmalara gelmeyerek süreci tıkadığı sıkça yaşanmaktadır. Bu durumda hakim hangi tanığın hangi vakıanın ispatı için dinletilmek istendiğini ilgili taraftan sorarak vakıa dinlenen bir kısım tanıklar anlatımı ile ispatlanmışsa, geri kalan tanıkların dinlenilmemesine karar verebilir (HMK.md.241) İlgili madde gerekçesinde şöyle denilmektedir: 'Tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle yetinilmesi' başlığını taşıyan bu madde, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda, mahkemeye tanınmış bir imkânı ifade etmektedir. Dolayısıyla H.M.K. 241 maddesinde 2012 öncesi önceki yasada olmayan yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu maddede mahkeme, gösterilen tanıkların bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenilen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği taktirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir düzenlemesi ile mahkemelerin dava dosyalarının daha çabuk ve sürüncemede kalmadan karara çıkartılabilmesinin yolunu açmıştır.Pratikte iş davalarında hakimlerin, taraflar tanık listelerini verdiklerinde ilk iki tanığı dinlemeye çağırdıkları, sonraki tanıkları dinlememe kuralı oluşturduklarına rastlanmaktadır.Bu durum sağlıklı değildir. Hakimin yukarıdaki hüküm ve ilkeler doğrultusunda tanık listesini veren tarafa hangi tanıkları niçin sunduğunu açıklattırdıktan sonra gerekçeli bir şekilde diğer tanıkları niçin dinlemeyeceğini karara geçmesi gerekmektedir. Aksi taktirde verilecek her karar hukuk genel kurul emsal kararlarında da belirtildiği üzere adil yargılama hakkının ihlali gerekçesiyle bozulmalıdır. Saygılarımla.