Geçmişe önem veririm ve eski hatıralarımı mümkün olduğu kadar saklamaya çalışırım. Geçmişe önem vermenin ne kadar önemli olduğunu dünyada da örneklerini görünce ne kadar doğru iş yaptığımı daha da iyi anladım.Dünyanın neresine giderseniz gidin, iş yerlerinde veya kurumlarda; ya bahçelerinde veya ilk giriş salonlarında sizleri eskiye ait ve hikayesi olan bir nesne karşılar.Ticarete başladığımda demirbaş olarak aldığım masa, sandalyeler, daktilom, ikinci el facit marka mekanik hesap makinası, komşu hatırası zımba makinası, ilk faturalar, ilk katalog, ilk klasör ve el yapımı demir profil kesme makası ve daha neler neler hep durur. Nostaljik olarak her zaman baş köşemizde kullanılır vaziyettedir. Eskinin önemi şudur; Evet ben yaşayarak gördüm iyi ve kötü günleri. Bu hayat mücadelesini nefes nefes yaşadım, özümsedim. Yani nereden nereye geldiğimi asla unutmam.Gelecek nesiller de bu hatıralara bakarak şirketlerin nereden nerelere geldiğini unutmamalıdırlar. 42. yıla girdi kurduğum şirket dile kolay. 42 yıldır sektörün içerisinde adım adım. Ayakta kalmak ve başarabildiğin kadarı ile bu yıllara getirmek kolay şeyler değil.Ama asıl önemlisi şirketlerin uzun yaşamaları sıfır noktasından bir yere gelmiş şirketler kendilerini çağa uydurarak yaşayabiliyorlarsa önemlidir. Yoksa eski ile birlikte eskiye karışmak doğru değildir. Bu hem ülke adına hemde ekonomi adına güzeldir.Tıpkı bizim gibi yola çıkmış ve günümüze kadar başarıyla gelebilmiş yıllanmış şirketleri kutluyor ve nice yıllara diyorum. Her şeyden önemlisi ise yaşlı şirket değil, yaş alarak olgunlaşmış, gelişmiş ve geleceğe emin adımlarla ilerleyen ve bulunmuş olduğu çağın koşullarına ayak uyduran şirket olmak çok daha önemlidir ve bu şirketler ülkelerin değerleri ve ortak paydalarıdır. Efendim ben bu eski ofisi ve eskiyi muhafaza ediyorum ve zaman zaman orada oturup kahve içiyor kırk yıllık yorgunluğun tadını çıkarıyorum Yolunuz düşerse sizleri beklerim..Saygılarımla...