Şehirlerin geldiği durumdan herkes şikayetçi, Cumhurbaşkanı bile her gün farklı platformlarda bu konuya değiniyor. Şehirlerin beton haline gelmesi işin sadece bir tarafıdır. Şehirlerimizde ulaşım, su, atıksu, enerji, atık yönetimi, hava kalitesi standartları, sağlık hizmetleri, güvenlik, kamu yönetiminin her noktasında sıkıntılar yaşanmaktadır.Yönetilemeyen şehirlerde hayatın her noktasında verimsizlik hakimdir. Şehirlerde yönetim zaafiyeti baş gösterirken, buralarda yaşamanın maliyeti karşılanamaz hale gelmektedir.Sonuç olarak, bir arada yaşamanın tüm avantajları ortadan kalkmıştır şehir hayatında. Aslında şehirde yaşamanın kendisi bir yanlış seçim olmaktadır.Şehirde yaşamak mutluluk, huzur, refah getirmemektedir.Mevcut durumda köylü köyünü, kasabalı kasabasını, şehirli şehrini yeterli görmemektedir.Herkes bir şekilde daha büyük yerleşim birimlerine göçmeyi hedeflemektedir. Sonucunda büyükşehirlerde yoğunlaşılmaktadır.İnsanlar hayatlarının önemli bölümlerini yollarda geçirdiği,aracı bırakacak otopark bulamadığı, hastasını acile nasıl yetiştiririm diye düşündüğü, itfaiyenin yolunu sabırsızlıkla beklediği, temiz hava soluyamadığı, toplu taşıma aracına binebilmek için uzun müddet beklemek zorunda olduğu bir ortamda hala neden yaşamaktadır?Bir zamanlar bir cumhurbaşkanımız şöyle bir önermesi vardı; ' Şehirde ne varsa köyde o olacaktır'. Çok basit bir ifade ancak doğru bir yoldur. Batı toplumlarında ufacık yerleşim yerlerinde önemli kurumların kurulu olduğunu, altyapılarında herhangi bir eksik olmadığını, buralarda insanların çalışarak refah içinde yaşadığını görmekteyiz.Büyükşehirlerimizin yaşanası yerler olabilmesi için köylerimizden başlayarak tüm yerleşim yerlerimizde eğitim, sağlık, ulaşım altyapımızın gelişmesi ve iş imkanlarının artması şarttır.Betonlaşma bir şeylerin sonucudur. Kentleşme anlayışının tümden değişmesine ihtiyaç vardır.