Bursaspor Agu, Titi, Aziz ve maçın saati nedeniyle esnaf ve çalışan taraftarlarından eksik olarak çıkmıştı maça. Buna rağmen 22 bin biletli seyirci vardı. Maç daha uygun bir zamanda olsa 30 bini geçecekti demek ki.
Tribünden birazdan bahsederiz yine maça dönelim…
Ligde şuana istatistiksel olarak aynı performansı göstermiş olan iki ekibin mücadelesini izledik.
Kendi sahasında gollü galibiyetler elde eden Bursaspor, peki bu kez neden kazanamadı?
Çünkü analiz konusunda kendini iyi yetiştiren Tamer Tuna dersine iyi çalışmıştı, öğrencileri de O’nun taktiğini iyi uyguladı.
Bursaspor’a boş alan bırakmayarak, pas bağlantılarını keserek ve topu kaybettiklerinde etkili markajla forvetlerinin topla doğru yerde buluşmasını büyük ölçüde engellemeyi başardılar. Topu kaybettiklerinde geri kazanma süreleri de oldukça düşüktü.
Birçok pozisyonda özellikle Pablo ve Kembo’nun üzerine dört Göztepeli birden koşuyordu.
İşte iyi bir takımda top ayağında olan oyuncunu pas alternatifi çok olur. Bursaspor’da bir bilemedin en fazla iki kişi yardıma gidiyor.
Her iki takımın da önemli eksikleri vardı. Agu ve Titi olmadan nasıl olur diye düşünürken bir de Aziz’in yorgun olduğu için oynamaması takımın ayarlarını bozdu.
Ara not olarak eklemek istiyorum. Aziz Dünya kupasına hazır gitmek istiyorsa maç kaçırmamaya gayret etmeli.
Bu eksiklere rağmen Fransız hoca 3-5-2 sisteminde ısrar ederek bizi şaşırttı.
Yalnız Sinan tercihini görür görmez “Olmaz” diye eminim pek çok kişi düşünmüştür olmadı da.
Kanat oyuncularının belli özellikleri olur, hız, çabukluk, orta yapabilme, dirençli olma gibi. Sinan’da hiçbiri yok. ileri, geri çalışsın diye konduğu yerde, ne ofansta ne defansta yeterliydi. Açık ve net, Sinan’dan mangala kanat olur, herhangi bir futbol takımına olmaz. Bu tarz devşirme işler eksik oynatıyor takımı.
Bu maç bu kadar eksik varken Delarge ilk onbir başlasaydı farklı olabilirdi. Delarge defansın arkasına sarkarak etkili olan bir oyuncu zaten bu sarkma işinde üstüne yok! Yakaladı mı atıyor. O halde kadronun böylesine eksik olduğu ve kazanılması gereken bir maçta neden son bölümde oyuna giriyor anlamak güç.
Stoperdeki Faty için ise söyleyecek çok şey yok. O boyla kendinden kısa adama ceza alanın içinde yanında kafa vurduruyor. Ne zamanlama, ne top kontrolü var. Eskiden biraz daha mücadele ederdi o özelliği de geriledi. Hazır şans bulmuşsun değerlendirsene.
Anlayacağınız çeşitli nedenlerle sahada olmayan eksiklere, sahadakileri de dahil etmek lazım.
Pablo, Jorquera ve Kembo’da istedikleri alanları bulamayınca gol pozisyonu üretmede zorlandılar.
Bursaspor özellikle ev sahibi olduğu maçlarda bunaltıcı, rakibi hataya zorlayan akın periyodlarını artırmalı. Rakip kaleyi ablukaya almadan, rakip ceza sahasında kalabalıklaşmadan gol bulmak zor. Özellikle bu tarz rakiplerle oynuyorsan.
Özetle Bursaspor’un tek probleminin golcü olmadığı tekrar görüldü. Zaten kadrosunda gol kralı varken küme düşen, doğru dürüst golcüsü olmadan şampiyon olan bir kulüp için tek bir mevkiden çok kadro derinliğin önemli olduğu çok açık. Bu kadro derinliği devre arasında oluşturulmazsa bu sıkıntılar devam eder.
HARUN
Bursaspor üç golle kazanıyor maçın kahramanı Harun, berabere kalıyor Harun hatta yenildiği pek çok maçta bile Harun! Yani bu işte bir terslik var sanki. Yani takım açısından tabi ki.
Harun Bursaspor’un bir diğer Batalla’sı desek belki cümle saçma olur ama başka nasıl anlatalım ki?
Tıpkı Pablo gibi yüreğiyle, karakterini ve yeteneğini birleştirip efsaneleştikçe efsaneleşiyor başarılı kaleci. Tek kelime ile helal olsun.
TRİBÜN
Göztepe taraftarları harika tezahürat repatuarlarıyla kulaklarımızın adeta pasını sildi. Tempolu ve sesli harflerin en doğru şekilde kullanıldığı bestelerin tribünün performansını nasıl artırdığını gösterdiler. Adeta konser dinler gibiydik. Bursaspor tribünü ise ikinci yarı başlarında 4-5 dakika sergilediği performansın süresini uzatabilse çok farklı olurdu. Gerçekten o ara çok iyiydiler ama kısa sürdü maalesef. O tempoda bir 20 dakika devam edebilseler harika olur.