Patent kanunları, özel ve kamusal bir iş ilişkisi içinde bulunan kimseleri; yüklendikleri iş gereği ve işin yerine getirilmesi sırasında gerçekleştirdikleri buluşlar dolayısıyla, buluşa adlarının verilmesi gibi manevi ve bedel alma gibi maddi haklarla ödüllendirerek; işletme sahibini de patentin sahibi kabul ederek, araştırma ve geliştirmeye önem verilmesi yönünde teşvik etmiştir. SMK'da 'Çalışanların Buluşları' başlığı altında bütün bu olasılıkları düzenleyen özel hükümlere yer vermiştir.1Çalışanın, sosyal bakımdan sözleşmenin zayıf tarafını oluşturması nedeniyle, onu acele, düşünmeden ve işini kaybetme endişesiyle kendisine sunulan sözleşme koşullarının hepsini kabul etme tehlikesinden korumak amacı ile; işverenler tarafından, bu SMK'nın çalışan buluşlarına ilişkin hükümlerine aykırı olacak şekilde çalışanların aleyhine düzenleme ve uygulama yapılamaz. Çalışan ve işverenin çalışan buluşlarına ilişkin sözleşme yapma serbestliğine ilişkin SMK m.117 (1) fıkrasında öngörülen süreler, emredici niteliği haizdir. Bu sebeple, sözleşme yapma serbestliğine aykırı olacak şekilde kurulan sözleşmeler, Kanun'un emredici hükümlerine aykırı olacağından kesin olarak hükümsüz sayılırlar (TBK m.27/I). Dolayısıyla Kanun'da belirtilen sınırlamaya aykırı yapılan sözleşmeler kesin olarak hükümsüz sayılırlar.Ayrıca ÇBYKY'nin çalışanlarla ilgili hükümleri de emredici hüküm niteliğinde olup, çalışanların aleyhine olarak değiştirilemez. Bu konuda, işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinde veya hizmet sözleşmesinde hüküm bulunması ya da işyerinde yerleşmiş bir uygulama olması halinde, çalışan lehine olan hüküm veya uygulama esas alınır (ÇBYKY m.25/1).Çalışanların buluş yapmaya özendirilmesi amacıyla, kanun koyucu, işçilerin buluşları ile ilgili hükümlere emredici nitelik tanımış ve söz konusu hükümlerin işçiler aleyhine değiştirilemeyeceğini hükme bağlamıştır.2Çalışan ve işverenin çalışan buluşlarına ilişkin sözleşme yapma serbestliğine getirilen sınrlamalar, aşağıda belirtilen başlıklar altında incelenebilir (SMK m.117). a)Sözleşme yapma sürelerine ilişkin sınırlamalarb)Sözleşme içeriğine ilişkin sınırlamalarBu durumda, çalışan buluşu ile ilgili işveren ve çalışan arasında yapılan sözleşmenin önce sözleşme yapma süresi yönünden geçerli kabul edilmesi, sonra da hakkaniyet ölçüsüne (hakkaniyet şartı) uyulup uyulmadığının irdelenmesi gerekecektir. Hakkaniyet, adaletin somut olaya uygulanması yazılı hukuk kurallarının katı biçimde uygulanmasından doğabilecek sakıncaları gidermeyi önlemeyi sağlar.Yasa koyucu bilerek ve isteyerek belirli konularda yargıca takdir yetkisi vermiştir. Yasa koyucu bu nedenle gösterdiği belirli durumlarda yargıca sınırlarını kendisinin çizdiği bir alanda takdir özgürlüğü tanımıştır. Takdir özgürlüğünün keyfiliğe dönüşüp dönüşmediği ise üst yargı denetimi (Yargıtay, İstinaf mahkemesi) tarafından incelenir ve denetlenir.Yargıç takdir yetkisini kullanırken öncelikle hukuka uygun karar vermek zorundadır. Yargıç hukuka uygun kararını ise hakkaniyete göre vermelidir.Yargıç hukuk kuralını uygularken yaşamın ve bilimin gerçeklerini dava konusu ilişkilere hukukun izin verdiği sınırlar içerisinde uyarlamak zorundadır. Uyarlama ortalama insana uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Başka bir anlatımla ortalama insanın kültürel değerleri, önyargıları, beklentileri, istekleri, acıları, sevinçleri, davranışları, ölçüleri takdir yetkisini belirlemelidir. Takdir yetkisi kullanılırken topmlum vicdanı örselememelidir.3Hizmet buluşları ile serbest buluşlar konusunda işveren ile çalışan arasında kurulan sözleşmenin veya belirlenmiş olan bedelin hakkaniyete aykırı olduğu hakkında taraflarca yapılacak itirazlar, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en geç altı ay içinde yazılı olarak ileri sürülebilir (SMK m.117/3 ve ÇBYKY m.26/2). Bu süre hak düşürücü niteliği haizdir. Bu sürenin bitiminden sonra, sözleşmenin veya belirlenmiş bedelin hakkaniyete aykırı olduğu hakkında taraflarca ileri sürülecek itirazlar dinlenmez, yani itiraz hakkı düşer.Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızla.