Bu sabah, bir gazeteyi elime aldığımda bilgisayar programları ve bilgisayar programcılığı ile ilgili olarak Sayın Şeref Oğuz'un yazısı ile karşılaştım. Yine anılara daldım. Yıl sonu itibariyle bu yazı tam da sırasında yazılmış bir yazı diye düşünüyorum.Makalede, bir yazılım programından bahsediliyor, Türkiye'deki büyük şirketlerin %96 sı bu üretim, muhasebe ve yazılım programını kullanıyormuş. Ancak ABD ve AB ile Türkiye arasındaki gerilimden dolayı bu programın da ambargo kapsamına alınması halinde neler olacağını aşağıdaki satırlarla açıklıyor. (Alıntı için yazarın beni affedeceğini düşünüyorum)'Yerlisi dururken gidip teknolojinin . programına sarılırsan, teknolojik ambargoda ambardan malını dahi tornaya koyamazsın, parasını ödediğin . Programı da elinde kalır.Yazılımda dünya iyisi firmalarımız var. Yazılım ihracatında iddiamız da... Küresel arenada onaylanmış ürünlerimiz, çözümlerimiz, gezegenin dört yanından methiye alıyor. Bir tek bizdeki . tiran bürokrasi oligarkları ve özelle satınalmacıları...Neden? Ya küçümsüyor, 'yurdum insanı yazılım mı yaparmış' diye.... 44 yıllık meslek hayatımın 35 yılı, ekonomi haberciliği ve bilişim sektörü özelinde uzmanlaşmayla geçti. Bildiğim öykülerden yola çıkarak diyorum ki, bizim Microsoft'u karşılayacak Pardus işletim sistemi, SAP'ı karşılayacak yerli ürünlerimiz var. Sorun şu ki, Pardus'u tercih etmeyerek onu geliştirmedik. Windows 10'lara geldi, Pardus'u kamu dahi sahiplenmedi. Bunun arkasındaki pırıl pırıl yüzlerce beyni adeta çöpe attık. 'Yukarıda yazdığım gibi bu makale beni geçmişe döndürdü. Ben bilgisayarla 1968 yılında tanıştım. Hocamız Ataç Soysal idi. Daha sonra, 1971 yılında Merinosta çalışırken Burroughs ile birlikte Çelikpalasta bir tanıtım yaptık ve müdürlerimden azar işittim. Ama araştırmaya devam ettim. Yıllar geçti. 1978 yılında İpekiş Mensucat T.A.Ş. de muhasebe müdürü oldum. Tek düzen hesap planını 1971 yılından beri kullanıyordum. Muhasebe camiası 1991-1992 yıllarında kullanmaya başladı. Artık bilgisayara geçelim dedim. O günkü müdürüm ve Yönetim kurulu da bu isteğimi kabul etti. Araştırıyoruz, istediğimiz gibi bilgisayar yazılım programı yok. Bilgisayarla muhasebe, personel işlemleri yapan bir servis hizmet firması ile anlaştık. Onların programını ele aldık. Program bir mühendislik yazılımı olan FORTRAN lisanında idi. Muhasebe sisteminde mahsup fişlerini aynen bugünkü gibi yaptırdık. Bütün ambarları ve imalatı birer ikişer istasyon kurarak aynı bilgisayar ve program sistemine bağladık. Bilgisayarımız da zannediyorum 20 megabayt gücünde idi. Ama toplamda imalat dahil 20 civarında kullanıcısı vardı. Ambarlar, iplik imalatı, kumaş imalatı her bir top ayrı ayrı takip edilmek üzere ve mağazalardaki kumaşlar da top top takip edilmek üzere bir sistem kurmuş olduk. Yıllarca da bu programı yürüttük. Ortada hiçbir meşhur imalat ve muhasebe programı yoktu. Bunu biz, bizim bilgisayar programcılarımız ile yapmıştık. Zaman geçti. Meşhur bilgisayar yazılımları, yazılım firmaları ortaya çıktı. Herhangi bir isteğimiz halinde, bizim programımız bunu yapamaz şeklinde cevaplar almaya başladım. Böyle bir cevap alınca 'Ya gülüyor ya da sinirlenip söylenmeye başlıyordum' Ben söylenmeye başlayınca, olmaz diyen bilgisayar programcısı arkadaşlar, eğer program üzerinde manevra sahaları varsa, (bugünkü isimle kaynak kodları ellerinde ise) istediğim değişikliği yapabiliyorlardı. Bilgisayar programları ve programcıları hakkında şunu söylemek isterim. 1- Bilgisayarla elle yapabildiğiniz her türlü işlemi programlayabilir, yapabilirsiniz.2- Ancak, bilgisayar programına müdahale etme yetkiniz olması lazım3- Yine bilgisayar programına müdahale edip istediğinizi yapabilecek bilgi seviyesinde programcınız olmalıdır. 4- Mümkünse, Türkiye kendi programlarını, yazılımlarını üretmeli ve gerek muhasebede, gerek ar-ge de ve gerekse teknik yazılımlarda kendi yazılımlarımızı kullanmalıyız. 5- Bilgisayarcı dostlarım bu yazdıklarımdan dolayı İnşallah beni cahillikle suçlamazlar.Kendi programlarımızı geliştirmek dileğiyle, yeni yılınızı da kutluyorum.