İnsanoğlunu hayvanlardan ayıran özellik mantık yürütebilmesidir. İnsanı eğitirsiniz, o da aklını kullanarak iyiye, güzele yönelir. Genel eğilim böyledir. Bir de ne kadar söylerseniz söyleyin insanın için de bir deneme içgüdüsü vardır. 'Dikkat yeni boyandı' ibaresi olan kapıya dokunmak isteriz. Kredi kartını ölçüsüz kullanılmayacağını herkes bilir ancak milyonlarca kredi kartı mağduru vardır. Trafikte araçla aşırı hız yapılmasının riskli olduğunu bile bile çoğunluk bu kurala uymaz. Elimiz yandığında, eve icra geldiğinde, kaza yaptıktan sonra 'Niye bana söyleneni dinlemedim?' diye hayıflanırız.İnsanın yapısında bu vardır, yapacak bir şey yok. Yıllarca sağlıksız bir ekonomik gidişatın olumsuzluklarını anlatılmasına rağmen balonun daha da şişmesine alkış tutulmasının da mantığı budur. Mantığı olan insan bu yetisini kullanmak yerine hayallerin peşine takılmaktadır. Toplum olarak yıllarca baskılanan TL'ye bağlı olarak varlık balonu oluşmasına göz yumulması iyi bir örnektir.Öyle bir varlık balonu ki; toplumun tüm değerlerinin değişmesine, tarihte görülmemiş bir alt-üst sürecinin yaşanmasına neden olmuştur. Peki, o uzun süreçte yapılan mantıklı saptamalara kulak asmayan, küçümseyen çoğunluk bir eleştiri hak etmiyor mu?Günümüze geldiğinde toplumun bir kısmının ekonomik dinamiklerin sürdürülemez olduğunu gördüğü anlaşılmaktadır. Hala önemli bir nüfusunsa varlık balonu hayaline bağımlı olduğunu müşahede ediyoruz. Siz ne kadar bilimsel gerçekle bir şeyleri anlatmaya çalışırsanız çalışın, insanların eli yanmadan söylediklerinizi önemsemeyeceklerdir.Toplum olarak çok farklı bir dönemi yaşıyoruz, ümit ederiz gerçekleri idrak etmek için önemli bedeller ödemek durumunda kalmayız.