Son yazılarımda Türkiye'de tohumculuk, İsrail tohumu efsanesi konularını işlemiştim. Tabii bunları işleme sebebim vardı. Bir kere ülkemiz, 800.000 km2'ye yakın olan topraklarını tarım ve hayvancılıkta verimli olarak kullanamıyor. En az 300 ila 400.000 km2 arasındaki toprağımızın verimli kullanılamadığını tahmin etmekteyim. Verimli kullanamama sebeplerini şöyle düşünüyorum:1.Terörden kullanılamayan topraklar2. Miras ve bölünmeden dolayı küçülen topraklarda verimli tarım veya hayvancılık yapılamaması3. Köylülüğün beğenilmemesi, köylerin boşalması ve köylülerin tarımla uğraşmak istememesi, hayvancılığı beğenmemesi gibi sebeplerdir.Ayrıca gerek dünyada ve gerekse ülkemizde birdenbire gıda krizi ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (gdo) tohumlar gündeme geldi. Bu konular 18'inci yüzyılda Malthus teorisiyle dünya gündemine gelmişti.Daha önce Malthus teorisini bir şekilde bir yazımda açıklamıştım. Teoriyi tekrar anlatayım ve Malthus teorisinin doğruluğunu nasıl test ettiğimi de yazımda belirteyim. Malthus Teorisi1766-1834 yılları arasında yaşamış olan Thomas Malthus çağında bir teori ortaya koymuştu. Bu teori Malthus teorisi ismi ile anılan bir nevi kıyamet teorisidir.Teoriye göre, dünya nüfusu geometrik olarak yani 1-2-4-8-16-64... şeklinde artar.Gıda üretimi ise, matematiksel olarak yani 1-2-3-4-5-6.... şeklinde artar.Dünya nüfusu 25 yılda bir ikiye katlanır. Sonuç olarak başlangıçta bir kişiye bir kg yiyecek düşüyorsa 200 yıl sonra bu yiyecek 9 kg olur, oysa bu yiyeceği paylaşacak kişi adedi 235 olacaktır.Bu teori bugüne kadar geçerli olamamıştı. Çünkü, nüfus her ne kadar artıyorsa da hem yapılan devrimler, hem tarım sahalarının artışı, hem de gıda ürünlerinin genetiği ile oynanarak gıda üretimi artmıştı.20'inci yüzyılın başında 1,6 milyar olan dünya nüfusu 21'inci yüzyılın başında 7 milyarı aşmıştır. Bu da Malthus teorisinin nüfusla ilgili kısmının fazlasıyla doğru olduğunu göstermektedir.Malthus teorisinin doğruluğunu özellikle yaşadığımı belirtmek de isterim. Ben, 40 yıldır Çarşamba pazarında kahveye gider ve tavla oynarım. Bazen çok iyi oynarım. Tavlayı da düz tavla olarak değil, hapis veya gülbahar olarak oynarım. Bu şekilde tavla oynayanlar da nadir bulunur. Böyle bir oyuncu varsa, kahvedeki bir çok insan işini gücünü bırakır ve bu oyunu seyreder. En büyük rakiplerimden biri, tesisatçılıktan emekli olmuş Mustafa idi. Mustafa emekli oldu, evi var, 2 yetişkin çocuğu var ve tabii ki emekli maaşı yetmiyor. Ne yapsam, ne etsem diye kıvranıyor. Artık eski gücünde de olmadığı için tesisatçılık da yapamıyor. Bir gün geldi ve Cevdet abi veya bey dedi. Ben bir inek aldım, onu besleyeceğim, sütünü de satacağım. Hemen aklıma Malthus teorisi geldi ve bunu anlattım. Mustafa, son hızla bu işe kendini verdi ve bir sene sonra inek yavruladı iki tane oldu, iki sene sonra 4 tane oldu. Mustafa, 4 inekten aldığı sütü her gün kahveye getirmeye başladı. Millet kuyrukta. Ondan sonraki sene inekler 8 tane oldu, ertesi sene 16 tane ve bir sonraki sene de 32 tane inek oldu. Artık Mustafa'nın ineklerinin sütünün tamamı kahvede satılamamaya başladı, ihtiyaçtan fazla süt üretiyordu. Sevgili rakibim, dostum Mustafa'nın gücü de azalıyordu. Maalesef, çocukları inek bakma işini ve süt işini de sevmiyorlardı. Onlar, kamyon veya kamyonet alıp nakliyecilik yapmak istiyorlardı. Mustafa, bütün inekleri sattı ve her iki oğluna da istedikleri kamyon ve kamyoneti satın aldı. Çocuklar mutlu , aile mutlu oldu. Bizim Malthus teorisi canlılar açısından da ispat edilmiş oldu. Sevgili Mustafa, ailenin geleceğini garantiye almış oldu ve maalesef bir gün kahveye geldim ki herkesin ağzını bıçak açmıyor. Ne oldu dedim, Mustafa bugün aniden öldü dediler, ertesi gün cenazesine gittik. Böyle de bir olay fiilen yaşadım, Mustafa'yı da hala unutamıyorum ve hala da onun gibi bir rakip de bulamadım. Rahmetli Mustafa'nın hikayesi, Malthus teorisinin canlılarla ilgili kısmının geometrik artışın kesin bir ispatı idi. Devamı Haftaya