Profesyonellik çalışanlar için olduğu kadar kurumlar için de çok önemli bir olgu. Kurumsal yönetim modeli dediğimizde aklımıza entegre planlama, akış ve onay sistemlerinin kurulmuş olduğu, aktivitelerin tanımlı prosedürlere oturtulduğu ve organizasyonun kurumun nihai amacına hizmet edecek şekilde çerçevelendirildiği sağlam yapılar gelmekte. Elbette bu konuma ulaşmak kolay olmuyor. Şirket kurucularının, hissedarlarının, yönetim kurulunun ve yöneticilerinin azim ve dirayetle kurumun genel işleyiş prensiplerini ile kurallarını bağımsız platfomlarda belirlemeleri ve kurum anayasasına saygı göstermeleri gerekiyor. Öncü konumda olan yönetim ekibi kurumun temel yapı taşı olan kaideleri içselleştirdiği ölçüde başarılı olacak, kurum kültürünü alt kademelere yayacak ve nihai iş sonuçlarına katkıda bulunacak donanım ve altyapının oluşmasını kolaylaştıracaktır. Yönetim yasalarının içerisinde etik alanın da net bir şekilde yer almış olması kurumsal yapıları güçlü kılançok önemli ve öncelikli bir husustur. Bugün uluslararası faaliyet gösteren, sektörlerinde lider olan şirketlerin etik yapılanmaya büyük önem verdiğini ve nüfuz istismarını önleme yönünde keskin ve değiştirilemez ilkelere bağlı olduğunu görmekteyiz. İlgili süreçlerin büyük bir gizlilik, hassasiyet ve 'Kimse aksi ispat edilene kadar suçlu ilan edilemez.' hukuki karineden yola çıkan sağduyu üçgeninde yürütüldüğünü söylememiz yanlış olmayacaktır. Biraz daha detaya inmemiz gerekirse; şirketlerde Etik Kurul Etik Yönetim adı altında birbirlerinden farklı fonksiyonları yöneten 3 ila 7 yöneticiden oluşan yapılarla iş etiği esaslarına yönelik süreçlerin yönetiminin sağlanması doğru ve tarafsız bir yönetim modelidir. Belirli frekanslarla bu kurulun üyeleri bir araya gelerek etik alanda belirlenen çerçeveye mugayir bir durum olup olmadığını gözetmekle yükümlüdürler. Olası bir şikâyet durumunda da gizlilik kurallarına tam bir uyumla şikâyete konu olay/kişi hakkında soruşturma yürütülmesi, konunun raporlanarak hukuki dayanaklarının referans verilmesi suretiyle çözüm önerisinin ortaya konması yine kurulun ya da tevdi edeceği üyenin sorumluluğunda olacaktır. Kurul bir şikâyeti her yönüyle incelemeden herhangi bir karar veremez, kurulun da uymakla yükümlü olduğu bir akış silsilesi mevcuttur. Gerekli soruşturma, gerekli olduğu takdirde üçüncül kişilerle gizlilik prensipleri dahilinde görüşme yürütme, hukuki gereklilikleri ortaya koyma ve ilgiliyse geçmiş değerlendirmeleri gözden geçirme bu aşamadan atılması uygun bulunan adımlardır. Öte yandan unutulmamalıdır ki süreç sonuçlanıncaya dekşikâyete konu kişinin tüm haklarının korunması yine Etik Kurul'un sorumluluğundadır. Karar şikâyet eden ve şikâyete konu olan çalışan açısından olumlu ya da olumsuz sonuçlanabilir. Ne olursa olsun ilgililere gerekli bildirimlerin yapılması, tüm inceleme sürecinin tarafsız, gizli ve adil olarak yürütüldüğünün taraflar açısından şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya konması kurumsal etik yönetimi açısından kritik öneme haizdir. Siyasi hayatımızda etik yaklaşım kavramını sıkça duyduğumuz bu günlerde kurumsal şirketlerde etik yönetimi konusuna ana hatlarıyla değinmeyi uygun bulduk. Önceliğin her kurumda 'İş Hayatında Çalışma Prensipleri ve Ahlaki Esaslar' konulu bir çerçeve çizilmesine verilmesini ve akabinde Etik Yönetim yapılanmasının kurgulanmasını öneriyor ve yazımızı Kant'ın bir sözüyle bitiriyoruz. 'Hukukta başka birinin hakkını ihlal ederseniz suçlu olursunuz. Etikte ise başka birinin hakkını ihlal ettiğinizi düşündüğünüzde.'