Brüksel'in bir kargası var. Hem de Türkiye'den. Bir ekonomi uzmanı, gazeteciliği seçmiş. Aynı zamanda müzik yapıyor. TRT için uzun yıllar farklı projelerde yer almış; Brüksel Yansımaları, Hey Taksi, Gurbetçi Futbolcular gibi programları hayata geçirmiş, haber ve sohbet programlarıyla insanları radyo başına toplamış, Avrupa Parlamentosu'ndan yayınlanan tek Türkçe Program olanBrüksel Kargası ile faaliyetlerini sürdürüyor. Kim mi bu yetenekli insan: Kenan Erer.
Özellikle televizyon programları, habercilikten tartışma programlarına ve ödüllü belgesellere kadar uzuyor. Ama ben bugün bunlardan biri üzerinde duracağım, çünkü Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor.
Brüksel Kargası, Türkiye Raporu isimli yeni bir program başlattı. Burada Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme süreci inceleniyor, bunun için gerekli ve üzerinde çalışılan fasılalar konuşuluyor, Türkiye'deki güncel gelişmeler tartışılıyor.
Programın katılımcısı Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Raportörü Kati Piri. İstanbul'da öğrencilik yapmış Kati Piri, Türkiye'den pek görünmese de burada Türkiye lehine pek çok faaliyet düzenliyor. Örneğin; en son gurbetçilerin Bulgaristan sınırında yaşadığı çileyi ve rüşvet olaylarını AB çapında bir sorun olarak gündeme getirdi. Bulgaristan'ın konuyla ilgilenmesini sağladı. Bu günlerde Türkiye'de görüşmeleri var. Arada Bodrum'dan fotoğraflar paylaşarak Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunuyor. Terör olaylarından sonra epey eksilen Avrupalı turist sayımızı olumlu etkileyecek bir davranış.
İlk Türkiye Raporu programında, Türkiye'nin uzun suredir ilgilendiği bir konu olan vize serbestisi konuşuldu. Ve onun ilk cümlesi:
"Öncelikle burada şunu söyleyeyim. Eğer bu benim elimde olsaydı, Türk halkı için vizesiz seyahat uzun zaman önceden beri olmalıydı diye düşünüyorum. Halihazırda Balkanlar için vizesiz seyahat var, şu anda Gürcistan ve Ukrayna'dan insanlar için de var. Türkiye ile EU arasında uzun süreli bir ilişkimiz var. Ancak üzülerek söylüyorum ki hala bu noktadayız." Kenan Erer, bu konunun Türkler için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu, onca beklentiden sonra, tabir yerindeyse kalplerimizin de kırıldığını söylüyor. Ancak anladığımız kadarıyla hala yerine getirilmesi gereken kriterler var.
Avrupa Birliği'nin, herhangi bir ülkeyle arasında vize serbestisi sağlamak için 72 teknik kriteri var. Bu bütün AB ülkeleri ve şu anda vize serbestisi olan ülkeler tarafından karşılanmış durumda. En son güncellemeye baktığımızda, Türkiye'nin karşılaması gereken 7 kriter kalmış. Bu konuda hala yapılması gereken işler var diyor Kati Piri, ama ekliyor: "Bu teknik kriterlerde takılı kalsak bile, belki de bazı Avrupa ülkelerinin öğrenciler için, iş adamları için, daha kolay seyahat edebilmelerini mümkün kılmak adına bazı vize kriterlerini gevşetmeleri iyi olacaktır. En önemli şeyin insanlar arası iletişim olduğunu düşünüyorum."Aslında vize serbestisi görüşmeleri başladığında, 2,5 yıl önce 72 kriterin yarısı zaten karşılanmaktaydı. Bu sürede hepsini karşılamak için de çok çaba sarf edildi. AB de bunu onaylıyor. Kenan Erer, vize serbestisi konusunun Suriyeli mülteci krizi ile ilgili olup olmadığın soruyor. Zira psikolojik nedenler önemli. Ayrıca, vize ve mülteci konuları zamanında pazarlık konusu da olmuştu. Ancak, bu arada, mültecilerle ilgili en iyi işbirliği yapan ve durumu en iyi yöneten ülkenin Türkiye olduğunu da hatırlatalım. AB bunu biliyor ve ifade ediyor, hatta örnek gösteriyor. Hatta, bugüne kadar pek çok Avrupa ülkesi, tabir yerindeyse bu konuda yan çizdi, çizmeye devam ediyor.Kati Piri, mülteci krizinin en azından parlamentoda etkin bir psikolojik faktör olmadığını söylüyor. En azından Gürcistan ve Ukrayna için, vize serbestisi mülteci krizinden sonra başladı, onu biliyoruz. Bu ülkeler kriterleri karşıladılar.Ancak hem Türkiye'de hem Avrupa'da halk arasında yanlış anlamalar olduğunu göz ardı etmiyor Kati Piri: "Vize serbestisi AB içinde 90 gün serbestçe seyahat etmek ve geri dönmek demektir. Hollanda'da veya başka AB ülkelerinde insanlar vize serbestisini şöyle sandılar; tıpkı diğer AB vatandaşları gibi insanlar gelebilecek ve ülkelerimizde çalışabilecek... Vize serbestisinin anlamı bu değil. Bizler AB politikacıları olarak görevimizi daha iyi yaparak vatandaşlarımıza vize serbestisinin ne olduğunu anlatmalıyız." AB ve Türkiye arasında pek çok iş bağlantısı var, karşılıklı eğitim programları var.. En önemlisi, gurbet-sıla ilişkimiz var; serbestçe ziyaret etmek isteyeceğimiz insanlarımız var.
Bu çözülmesi gereken çok önemli bir sorun, herkes bunda hemfikir. İnsan ilişkileri kolaylaştıkça, Türkiye ve AB insanlarının birbirini daha iyi anlaması da mümkün olacaktır. Ve şu anda kuru kuruya yaşadığımız bazı gerginlikler, daha sağduyulu değerlendirilecektir.Program Türkçe-İngilizce alt yazılarla destekleniyor.
Hepimiz insanız ve insan aklının yolu bir aslında...
Sevgiyle kalın. Yüksel Çilingir