Toplumumuzda bilinen insanlar vardır. Defalarca insanları dolandıran, kandıran kişilerden bahis ediyoruz. Birkaç yılda bir toplumun karşısına farklı bir şapkayla çıkıp her defasında iyi niyetli vatandaşlarımızı ikna ettiklerini görüyoruz.Kandırılan bu binlerce vatandaş, sözü edilen insanı bile bile nasıl böylesi bir hataya kapılıyor ?Sebebi şu, insanlar gerçeklerden çok hayallere inanmaya eğilimlidir. Gerçeklerin sadeliği onlara çok şey ifade etmiyor, oysa hayalleri düşlemek bile yeterli geliyor.Uzun zamandır ülkede bir hayal satıldığını görüyoruz. Taşın, toprağın elden ele geçerken değeri arttığına şahit olduk. Hiçbir şey yapmaya gerek kalmadan refah içinde yaşamayı sağlayan bir ekonomik süreçten bahis ediyoruz.Bu kolay hayatın sonlanmadan devam edeceğine inanılıyordu.Ekonomik gerçeklerden bahis edenler dinlenmiyor ve seslerinin duyulmasına destek verilmiyordu.Gerçeklerden kopuş o kadar şiddetliydi ki; "dünyanın en zengin, en güçlü toplumuyuz" sloganına inanılır hale gelmişti."Lider ülke, süper güç" derken bireyler ve şirketler de bu zengin ülkenin bileşenleri gibi davranmaya başladılar. Başkalarının paralarıyla güçlü, şaşalı yaşamları kanıksadılar.Nasıl olsa hayat kolaydı, yaşayacak güzel bir dünya vardı.Hiç sonlanmayacağına inanılan bu dönemin bitebileceği korkusu bir anda ortaya çıktı. Ancak hala bunun geçici olduğu dillendirilmekte. Gerçeklerle bir an önce yüzleşilmediği takdirde daha derin hayal kırıklıklarıyla karşılaşacağımız ifade edilmekte.Bugün rakamlara bakıldığında bu iddiayı doğrulayacak verileri görüyoruz. Kişi başına düşen milli gelirde Çin' in gerisine düşmüş durumdayız.Bu acı gerçek ortadayken toplum olarak petrol zenginleri gibi yaşamaya devam etmeye çalışıyoruz. Sonumuz hayırlı olsun...