?>

Ah Kültürpark

Ne kadar değişti Bursa ve Bursa'da yasam.

Seda ÇAPÇI

6 yıl önce

70'lerde çocuk olanlar çok iyi hatırlar. O zamanlar tüm şehrin neredeyse tek eğlencesi ve tek sosyalleşme alanı Kültürpark'tı. Küçükken insanlar, evler, binalar, mekânlar hep kocaman görünür ya göze hani, işte Kültürpark da bize ulu bir bahçe gibi gelirdi. Orayı usumuzda yemyeşil ağaçlarla kaplı, devâsâ ve gölgeli bir masal bahçesi gibi tahayyül ederdik. Kültürpark'ın en güzel tarafı her kesime hitap eden bir kucaklaşma alanı olmasıydı. Öyle ya yoksul, orta halli, zengin herkesi öyle güzel bir araya getirirdi ki bu ulu yeşil bahçe, içlenmemek mümkün değil. İşçi, memur, sanayici, tekstilci her çevreden insan özellikle yaz gecelerinde maaile Kültürpark'a giderdi. Çekirge'nin hali vakti yerinde zengini, Kapalıçarşı esnafı, öğretmeni, Merinos Fabrikası çalışanı, simitçisi herkes çoluk çocuk orada nefeslenir, hoş vakitler geçirirdi. Tüm Bursa oraya gittiğinden çay bahçelerinde semaver keyfi yaparken, gölde sandal sefası sürerken, lunaparkta çarpışan otomobillerde kahkaha tufanı içinde sarsılırken mutlaka bir ahbaba, bir tanışa denk gelinir, selamlaşılır ve hatta masalar birleştirilip semaver keyfi cümbür cemaat yapılırdı. Sohbetle birlikte çitlenen, göl kenarındaki seyyar çekirdekçilerden külah içinde alınmış tuzlu mu tuzlu çekirdeklerden dudaklar şişer, sohbet koyulaşır ha koyulaşır; büyükler sohbetin derin denizinde kulaç atarken, biz küçükler masaların arasında kovalamaca oynayarak cirit atardık.

Babamla annem " Haydi Sedoş parka gidiyoruz" dediklerinde havalara uçardım. Çünkü park ritüeli şeftalili Meysu ile uçan balondu. Babacığım mutlaka bana uçan balon alır, ipini bileğime bağlar, parkı öyle gezerdim. Delirirdim sevinçten yanım sıra süzülerek gelen balonuma bakarken. Bileğimde balonumla annem ve babamla birlikte Göl çay bahçesinin bir üstündeki çay bahçesine oturur, semaverimizi söylerdik. Babam bana sorardı: -"Meysu mu, Elvan mı, Uludağ sarı gazoz mu Sedoşum?"

- Meysu babacım. Şeftalilisinden.

Aroma meyve suyunun yeri ise çok özel. Caanım Bursa markası. Lezzeti damat çatlatır.

Kahverengi şişe içinde kamışla gelen o güzelim meyve suyunun tadı burnumun direğini sızlatır. Koskoca kadın, oturur ağlarım. Rahmetli babacığımı, çocukluğumu, o saf maziyi hatırlayıp o günleri yaşarım yeniden. Annemle babam sigaralarını tüttüre tüttüre sohbete dalar, ben birazdan bineceğim salıncağın hayaliyle sarhoş olurdum.

Bursa henüz çekirdek kentti o zamanlar. Ne Bademli vardı ne Nilüfer. Herkes merkezde ikamet eder, herkes yaz akşamları Kültürpark'a gelir; kuyumcu Faruk Bey de, kasap Sadi Bey de, öğretmen Muammer Bey de (canım babacığım), işçi Nurettin Bey de , Doktor Namık Bey de gölde ailesiyle sandal sefası yapar; aynı gölde, farklı statüde insanlar yan yana gülümseye selâmlaşa sandal sefası yapardı. Sosyo kültürel ve sosyo ekonomik düzeylerin eşit olmayışı insanları birbirinden uzaklaştırmazdı. Bilâkis hiç hissedilmezdi bu. Şimdiki gibi insanların sınıflara ayrıldığı zamanlar değildi. Ne zengin zenginliğini belli ederdi, ne de yoksul yoksulluğunu. Öyle güzel bir uyum vardı ki o engin bahçede. Bursa'nın nezaketini yansıtırdı Kültürpark.

Lunapark apayrı bir cennet, görkemli çınarların altındaki uzun zincirli salıncaklar ayrı cennetti. Haykıra haykıra sallanırdım. Tabii ucan balonum bileğimde bağlı. Bazen o ip gevşek bağlanmışsa kaçıp gidiverirdi gökyüzüne. Dünyam başıma yakılırdı. Bir balonla mutlu olurduk çünkü. Yenisini alırdı babam ama uçup azat olan balonumun sızısı kalırdı çocuk kalbimde.

Sonraciğima Göl çay bahçesi karşısındaki çiğbörekçiden yayılan enfes koku, Taylan Aile Gazinosu, Dörtler Restaurant'ın, Akarsu Restaurant'ın, Selçuk Restaurant'ın ve Yusuf Restaurant'ın ızgara et ve kızarmış patates kokusu, (oralardaki anılarımı da bir gün anlatırım) Hayvanat bahçesindeki maymun Naciye, aile bağları, nezih zamanlar, şehir bilinci, sevgi, saygı ve küçük ama mutlu Bursa, Kültürpark'la güzeldi.

Şimdinin lüks, havalı mekanları yoktu o yıllarda ama birbirine gülümseyen, selamlaşan, incelikli insanların bir araya geldiği; semaver dumanlarının, ızgara et ve ciğbörek kokularının, uçan balonların, tuzlu çekirdeklerin, demli çayların, Meysu'ların, şen sohbetlerin birbirine karıştığı bir yerdi güzel şehrimin yegâne parkı Kültürpark.

Trilyon verseler değişmem hatıralarını.

Bir park olmanın çok ötesinde oldun sen.

Kelimelerle anlatılamaz...

YAZARIN DİĞER YAZILARI