Sandığa hızla yaklaşırken heyecanın arttığına şahit oluyoruz.Bayrak, afiş ve gürültü eskiye nazaran azalmış olsa da seçim atmosferinden uzak kalmak imkansız. Adaylar daha çok billboardlar, televizyon ve özellikle internet yoluyla seçmene ulaşmaya çalışıyor. Adaylar vaatlerini, projelerini anlatıyor ve hayatın her noktasındaki çözüm önerilerini dillendiriyor. Daha güzel, daha kaliteli bir şehir yaşamı için işsizlikten, çevreye, kültür-sanattan trafiğe ciddi projeler bir bir açıklanıyor. Açıklanan projelerin nasıl gerçekleşeceği noktasında çok net açıklamalar olmasa da seçmen duyduklarından gayet memnun.Günümüzde tartışmalar daha çok projelerin önceliği ve gerekliliği noktasında yürümektedir.Seçmen projelerin nasıl gerçekleşeceğiyle ilgili sorgulamadan uzaktır. Bir projenin gerçekleşebilmesi için teknik, mali ve işletim adımlarında tutarlılık, sürdürülebilirlik sağlanmalıdır. Çözüm yolunun teknik açıdan soruna cevap verebilmesi şarttır. Bunun başlıca sorumlusu yerel yönetimdir; etüt ve proje çalışmalarının ehil insanlara yaptırılması gerekmektedir. İşin mali boyutunda seçmen devreye girmektedir. Projenin devamı için bireylerin maddi katkısı olmazsa olmazdır. Çoğunlukla sözü edilen katkı, vergi ve hizmet bedeli karşılığı olmaktadır. Bu adım seçmenin canını yakan, nahoş bir süreçtir. Devamında projenin sürdürülebilirliği açısından hem maddi hem de fiili destek noktasında vatandaşın mevcudiyetine ihtiyaç vardır. Mesela atıkların ayrı toplanmasını ele alalım. Vatandaşımız atığını evinde ayrıştırıp, yaşadığı bölgede ilgili getirme merkezlerine ulaştırmazsa atığın çevreci ve ekonomik toplanması söz konusu olamaz. Seçmenin bu tip projelerin sürdürülebilmesi için bir bedel ödemesi ve gayret göstermesi gereklidir. Projelerin anlatılması güzeldir, ancak projeler için oy dışında seçmenden ne tür destekler gerektiğini anlatmak samimiyet gereğidir.