Ahmet Vefik Paşa Stadı
Haldun Taner Stadı
Afife Jale Stadı
Şinasi Stadı
Zeki-Metin Stadı
Muhsin Ertuğrul Stadı
İsmail Dümbüllü Stadı
Reşat Nuri Stadı
Hadi Çaman Stadı
Müşfik Kenter Stadı
Müjdat Gezen Stadı
Tekin Akmansoy Stadı
Cüneyt Gökçer Stadı
Haldun Dormen Stadı
Ferhan Şensoy Stadı
Levent Kırca Stadı
Gazanfer Özcan Stadı
Nejat Uygur Stadı
Türkiye’de yıkılıp yeniden yapılan veya başka yerlere taşınan statlarla ilgili en büyük tartışma konularından biri de o statlara verilecek isimlerdir.
Aslında çok yersiz tartışmalar yaşanıyor.
O statlarda sergilenen, adına futbol denen ancak gerçekte tiyatrodan ibaret olan şey için en uygun isimleri yukarıda yazdım.
Ligdeki 18 takımımız istediğini seçebilir!
Hikayesi, senaryosu ve finali en baştan belli olan bir şey spor falan olamayacağına göre, olsa olsa tiyatro olur.
Bu tiyatrodaki oyunların dalı da olsa olsa komedi olur.
Yıllardır ‘İstanbul kulüplerinin kazanması’ odaklı dizayn edilen ve sergilenen tiyatroda başrol oyuncularının performansı gerçekten takdire şayan.
Hiç şaşırmadan, sekmeden “sufle bile almadan” desek daha doğru olacak sanırım, rollerinin hakkını veriyorlar.
Tiyatrocular için verilen yılın tiyatro hizmet ödülü, yılın yönetmeni, yılın sanatçıları, en iyi dekor ödülleri kesinlikle sahipsiz kalmaz.
Hatta “Birinci kim olacak” diye karar verirken zorlanılır.
Bu arada ödülleri belirleyecek jürinin Anadolu kulüplerinden olması çok iyi olur.
Çünkü yıllardır bu tiyatroyu izliyorlar Hem de en yakın yerden, o sahnede figüran olarak!Hatta bu düzenin şakşakçısı medyacılar için de özel bir ödül konabilir diye düşünüyorum.
TFF’sinden, MHK başkanına, hakemlerinden, basındakilere kadar her biri büyük oyuncu ve sanatçı gerçekten. Oyun öyle bir yazılmış ki bu tiyatroda oyuncular değişse bile oyun hiç değişmiyor.
Federasyon yetkilileri, kurulları, hakemler, sözde ulusal olan medya ve bu tiyatroya alkış tutan üç İstanbul Kulübünün taraftarları Türk futbolunun 100 yıldır yerinde saymasının en büyük sorumlularıdır.
Ülkede o kadar kulübü bir kenara bırakıp her şeyi üç kulübün başarısı üzerine endekslerseniz -ki bunlara birkaç yıldır Başakşehir diye garip bir kulüp de eklendi” Dünya ve Avrupa arenasına çıktığınızda rakipleriniz futbol, siz de ancak tiyatro tecrübenizle mücadele edersiniz! Bu yüzden de o arenaya her çıkışınızda yediğiniz gollerle rekorlar kırar, San Marino’dan biraz hallice olursunuz!
Aslında bu şekilde devam edeceksek yani futbol yerine bu tiyatro oynanacaksa Dünya Kupası elemeleri, Avrupa kupaları yerine Brooklyn, Viyana, Moskova, Paris veya Londra sahnelerinde hünerlerimizi sergilesek çok daha başarılı oluruz!
Hatta sergileyebileceğimiz oyunun adını da önerebilirim.
‘Üç silahşörler ve yardakçıları’ olabilir mesela!