Yedi yıl odun taşımıştı dergaha Yunus. Nadiren görürdü Taptuk Emre'yi aslında. İnancıyla taşıdı durdu en güzellerini..Bir gün haber geldi Taptuk'dan. Çilehane vakti dediler. Tek bir söz söylemeden girdi içeri.Saç, kaş, bıyık, sakal... Cahar darb.. Ölmeden önce öldüğünü bil'mek.. İki dünyadan da vazgeçmek aslında. Sevgili için herşeyden geçmek..Araf desen değil. Yokluk, yok olabilene... Ol-an-a kavuşmak..Karanlık çilehane.. Kalksan dikilemezsin, yatsan uzanamazsın. Bir minder, bir tesbih. Bir de mütteka..Kolları bile fazlaydı ya Hazreti Ali'ye haydarinin.. Yunus da onu giydi."Bilmem" zikredesin demişlerdi. Başladı Yunus; bilmem, bilmem, bilmem, bilmem...Sonra durdu.. Kaç kere zikredecekti peki?.. Sayarak mı ol'mayacaktı? Koparttı ipini tespihin. "Bilmem"ler yere serpildi. ...Kim demiş us'lanmak derdin ilacı Kim demiş yanmak derttirKim demiş yanmak karşılıklı sevmek Kim demiş karşılık dokunmaktır Kim demiş dokunmak ten iledirKim demiş tensizlik densizlikKim demiş densizliktir kirpiğin ucuna yol vermekKim demiş yolculuk zamandır Kim demiş zaman mekanlarda Kim demiş mekan tebdilsizdir Kim demiş tebdil ayrılık...Sevgiyle kalın.Yüksel Çilingir