Medeni kanunumuza göre bir kişi kendisine kalan mirası gerekçe göstermeksizin reddetme hakkına sahip.Red hakkı bazı istisnalar hariç mirasçı olunduğunun öğrenilmesinden itibaren üç ay içerisinde kullanılabilmekte.Buna doğrudan red de diyoruz. Bu süreyi kaçıran mirasçılar ise eğer mirasçının bıraktığı miras borca batık ise her zaman ilgili mahkemesine başvurup alacaklılara karşı dava açabiliyor, ölüm anında borca batıklığı ispatlamak kaydı ile mirastan aldığı mal veya şeyler varsa iade ederek borca batıklık durumunda miras bırakanın borçlarından kendisini kurtarabiliyor.Hayatın olağan akışında borca batık olmayan, mal mülk içeren bir miras, neden reddedilir ki; akla gelebilecek veya gelemeyecek özel nedenlerle bir kişi her tür mülahaza ile mirası kabul etmeyebiliyor.Ancak sahada bu işler başka türlü yürümekte.İşin içine muvazaa girmekte. Miras bırakanın çocuğu ya da eşi veya miras bırakılan 3.kişi sağa sola bankalara veya devlete borçlu. Bu durumda miras konusu mal mülkün kendisine geçmesi halinde miras alacaklılara, icra yoluyla geçecek. İşte bu halde mirasçı mirası reddederek mirasın diğer mirasçılara kalmasını sağlayarak işin içinden sıyrılmak istiyor. Diğer mirasçılar ise örtülü kayıtsız biçimde reddeden mirasçıya paylarını bir şekilde vermek suretiyle muvazaaya katılmış bulunuyorlar. Kanun bu duruma önlem almamış mı ? Evet. Bir hüküm var çok enteresan. Mirasçının alacaklısı mirasın reddedildiğini öğrendiği tarihten itibaren 'altı ay'gibi kısa bir süre içinde bu ret kararını kaldırtmak için dava açabiliyor. Doktrin ve yerleşik yüksek mahkeme kararlarının aksine, alacaklı için tayin edilen bu süreyi son derecede az bulduğumu, alacaklının bunu öğrenme yolunun kısıtlı olması sebebiyle maddenin mirastan mal kaçıranlara kolaylık sağladığını belirtebilirim. Ancak bir husus daha var.Altı aylık süreyi kaçırmış olan mirasçı alacaklısının, alacağını mirasçıya kalan mal mülkten alabilmek için 'mirasın reddi' işleminin üzerinden beş yıl geçmeden diğer mirasçılara karşı açabileceği bir 'tasarrufun iptali' davası ile sonuca gitmesini önerebilirim. Uygulamada yerleşik pek örneği yok ise de doktrinde 'tasarrufun iptali' davasının bu türü için sıcak bakan hocalarımız muvazaaya karşı tasarruf iptal imkanını bu şekilde ve bence de doğru biçimde savunmakta. Yol gösterici ve işe yaraması dileklerimle iyi haftalar.