Konu, işlem açısından noterleri ilgilendiriyor ve noterler de (bütün iş hayatımda gördüğüm) en düzgün çalışan işletmeler olduğundan bu soruya cevap vermemeyi tercih edip herhangi bir yazı yazmadım. Ancak, konu hakkında bu yıl, çok fazla talep olunca bir araştırma yapıp bu yazıyı yazmak mecburiyetinde kaldım.Araştırma yaparken, dini açıdan caiz olmadığını belirten açıklamalar buldum. Şöyle ki:Bir mal veya ürünü belli bir fiyattan satmak üzere vekil kılınan kişi bu malı kendisi satın alamayacağı gibi müvekkilin izni olmaksızın kendi yakınlarına da satamaz. Çünkü bir kimse aynı malın hem satıcısı, hem de alıcısı olamaz. Öte yandan bu tür işlemler, anlaşmazlığa ve şaibeye yol açar. (Kasai, Beda: VI-312)Yani konu dini açıdan kabul edilen bir konu değil.Peki ülkemizin hukuk sistemiaçısından durum ne dersek:6102 sayılı Türk Ticaret kanununda tek kişilik şirketlere, tek kişilik yönetim kurullarına yer verilmiştir. Genel olarak da sözleşmenin tarifinde bir sözleşmenin iki tarafı olacağından bahsedilir. Ancak sözleşmenin taraflarının aynı kişi olması halinde ne olacağı konusunda çok açık hükümler olmadığını gördük.Ama, aynı kişinin bir sözleşmenin her iki tarafı da yani hem alıcısı hem satıcı olabilir diye düşünmekteyim.Bilindiği gibi tek kişilik şirketlerde tek kişilik yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olabilir. Şirketin herhangi bir malını bir arsa, arazi veya aracı şirket yetkilisi olarak kendine satabilir. Ancak bunun özel şartlarının yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar yerine gelmediği takdirde şaibeler olabileceği gibi yolsuzluklar da olabilir.Bunu önleyebilmek için kanun koyucu ve uygulayıcılar bazı hükümler getirmiştir.A. Mesela: her yıl yapılan genel kurullarda yönetim kurulu üyelerine şirketle iş yapabilme izni verilir.B. Tek kişilik şirketlerde ayrıca bir mal, gayrimenkul veya aracın yetkili ve sorumlu tek kişiye satılabilmesi için yönetim kurulu kararı verilmesi gerekir.C. Ancak bundan sonra tek kişilik şirketin yetkilisi herhangi bir menkul veya gayrimenkul malı almak için notere veya yetkililere, noter veya yetkili merci onun işlemini yerine getirmekle mükelleftir. Şartlar oluşmazsa reddetme hakkına sahiptir.Nitekim, Türkiye Noterler Birliği yayınlamış olduğu 16 no'lu Birleştirilmiş genelgenin aşağıda vermiş olduğum 4. no'lu bölümünde konuyu çözüme kavuşturmuştur.4- Temsilcinin, bizzat kendisiyle sözleşme yapabileceği haller: Temsilcinin, hem temsil edilen tarafın mümessili, hem de karşı taraf olarak (iki taraf adına) bir sözleşmeyi imzalayıp imzalayamayacağı hususunda Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden alınan ve Yönetim Kurulumuzun 04.07.2008 tarihli toplantısında görüşülen 10.6.2008 tarihli ve 33 13354 sayılı cevap yazısında;'Bilindiği gibi;Borçlar Kanunumuzun 32-37. (6098 TBK 40-45) maddelerinde yetkiye dayanan temsil, 38-39. (6098 TBK 46-47) maddelerinde ise, yetkisiz temsil düzenlenmiştir.Temsil, bir hukuksal işlemi temsilci diye nitelenen bir kişinin, temsil olunan diye nitelenen başka bir kişinin ad ve hesabına yapması ve işlemin hukuksal sonuçlarının o kişinin hukuk alanında doğmasını sağlamasıdır. Gerek tanımından, gerekse kanun maddelerinin değerlendirilmesinden, temsil yoluyla yapılan hukuksal işlemlerde, temsil olunan, temsilci ve üçüncü kişinin yer aldığı görülmektedir.Anılan Kanunda, temsilcinin, temsil olunan adına, bizzat kendisiyle ya da üçüncü bir kişinin temsilcisi olarak hukuksal bir işlem yapamayacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, hukukumuzda tam bir görüş birliğiyle bu ilke uygulanmakta ve ancak temsil olunanın temsilciye bizzat kendisiyle sözleşme yapması için açıkça temsil yetkisi vermesi ya da (örneğin satılacak malının fiyatını 100 milyon diye belirtmiş olup da temsilcinin o malı bu fiyattan satın alması (kendisiyle sözleşme yapması) durumunda olduğu gibi) temsil olunan için temsilcinin kendi kendisiyle sözleşme yapmasında hiçbir tehlike bulunmaması durumunda temsilcinin bizzat kendisiyle sözleşme yapabileceği kabul edilmektedir.Bu nedenle;Hukuk sistemimizde, kural, temsilcinin akdi kendisiyle yapmaması ise de; istisnaen temsil olunanın, temsilciye açıkça izin verdiği konularda, temsil olunan ile temsilci arasında bir menfaat çatışması olmadığı takdirde temsilcinin iki taraf adına sözleşme imzalayabileceği düşünülmekle birlikte, konunun yargıya intikali halinde mahkemece verilecek kararın esas alınacağı da şüphesizdir.' denildiğinden, görüşte yer alan açıklamalar doğrultusunda temsilcinin, temsil olunan adına, bizzat kendisiyle ya da üçüncü bir kişinin temsilcisi olarak hukuksal bir işlem yapması mümkün bulunmaktadır.Bana göre bu şartlarla tek kişilik şirket yetkilileri kendine satış yapabilir.2019 yıl sonu geldiğinde, özellikle tek kişilik şirketlerin, araçlarını şirket sahibi veya yetkililerine satmak istediğinde, bir takım problemlerle karşılaştılar.Bir çok okurum, bu konuyu bana intikal ettirdiklerinde, tek kişilik şirket, tek kişilik yönetim kurulu oluyor da bu kişi neden kendine satış yapamıyor, bu bilerek mi önleniyor, yasada herhangi bir hüküm var mı ki böyle bir uygulama oluyor, bunun arkasında ne var diye soruyorlardı.Konu, işlem açısından noterleri ilgilendiriyor ve noterler de (bütün iş hayatımda gördüğüm) en düzgün çalışan işletmeler olduğundan bu soruya cevap vermemeyi tercih edip herhangi bir yazı yazmadım. Ancak, konu hakkında bu yıl, çok fazla talep olunca bir araştırma yapıp bu yazıyı yazmak mecburiyetinde kaldım.Araştırma yaparken, dini açıdan caiz olmadığını belirten açıklamalar buldum. Şöyle ki:Bir mal veya ürünü belli bir fiyattan satmak üzere vekil kılınan kişi bu malı kendisi satın alamayacağı gibi müvekkilin izni olmaksızın kendi yakınlarına da satamaz. Çünkü bir kimse aynı malın hem satıcısı, hem de alıcısı olamaz. Öte yandan bu tür işlemler, anlaşmazlığa ve şaibeye yol açar. (Kasai, Beda: VI-312)Yani konu dini açıdan kabul edilen bir konu değil.Peki ülkemizin hukuk sistemiaçısından durum ne dersek:6102 sayılı Türk Ticaret kanununda tek kişilik şirketlere, tek kişilik yönetim kurullarına yer verilmiştir. Genel olarak da sözleşmenin tarifinde bir sözleşmenin iki tarafı olacağından bahsedilir. Ancak sözleşmenin taraflarının aynı kişi olması halinde ne olacağı konusunda çok açık hükümler olmadığını gördük.Ama, aynı kişinin bir sözleşmenin her iki tarafı da yani hem alıcısı hem satıcı olabilir diye düşünmekteyim.Bilindiği gibi tek kişilik şirketlerde tek kişilik yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olabilir. Şirketin herhangi bir malını bir arsa, arazi veya aracı şirket yetkilisi olarak kendine satabilir. Ancak bunun özel şartlarının yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar yerine gelmediği takdirde şaibeler olabileceği gibi yolsuzluklar da olabilir.Bunu önleyebilmek için kanun koyucu ve uygulayıcılar bazı hükümler getirmiştir.A. Mesela: her yıl yapılan genel kurullarda yönetim kurulu üyelerine şirketle iş yapabilme izni verilir.B. Tek kişilik şirketlerde ayrıca bir mal, gayrimenkul veya aracın yetkili ve sorumlu tek kişiye satılabilmesi için yönetim kurulu kararı verilmesi gerekir.C. Ancak bundan sonra tek kişilik şirketin yetkilisi herhangi bir menkul veya gayrimenkul malı almak için notere veya yetkililere, noter veya yetkili merci onun işlemini yerine getirmekle mükelleftir. Şartlar oluşmazsa reddetme hakkına sahiptir.Nitekim, Türkiye Noterler Birliği yayınlamış olduğu 16 no'lu Birleştirilmiş genelgenin aşağıda vermiş olduğum 4. no'lu bölümünde konuyu çözüme kavuşturmuştur.4- Temsilcinin, bizzat kendisiyle sözleşme yapabileceği haller: Temsilcinin, hem temsil edilen tarafın mümessili, hem de karşı taraf olarak (iki taraf adına) bir sözleşmeyi imzalayıp imzalayamayacağı hususunda Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden alınan ve Yönetim Kurulumuzun 04.07.2008 tarihli toplantısında görüşülen 10.6.2008 tarihli ve 33 13354 sayılı cevap yazısında;'Bilindiği gibi;Borçlar Kanunumuzun 32-37. (6098 TBK 40-45) maddelerinde yetkiye dayanan temsil, 38-39. (6098 TBK 46-47) maddelerinde ise, yetkisiz temsil düzenlenmiştir.Temsil, bir hukuksal işlemi temsilci diye nitelenen bir kişinin, temsil olunan diye nitelenen başka bir kişinin ad ve hesabına yapması ve işlemin hukuksal sonuçlarının o kişinin hukuk alanında doğmasını sağlamasıdır. Gerek tanımından, gerekse kanun maddelerinin değerlendirilmesinden, temsil yoluyla yapılan hukuksal işlemlerde, temsil olunan, temsilci ve üçüncü kişinin yer aldığı görülmektedir.Anılan Kanunda, temsilcinin, temsil olunan adına, bizzat kendisiyle ya da üçüncü bir kişinin temsilcisi olarak hukuksal bir işlem yapamayacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, hukukumuzda tam bir görüş birliğiyle bu ilke uygulanmakta ve ancak temsil olunanın temsilciye bizzat kendisiyle sözleşme yapması için açıkça temsil yetkisi vermesi ya da (örneğin satılacak malının fiyatını 100 milyon diye belirtmiş olup da temsilcinin o malı bu fiyattan satın alması (kendisiyle sözleşme yapması) durumunda olduğu gibi) temsil olunan için temsilcinin kendi kendisiyle sözleşme yapmasında hiçbir tehlike bulunmaması durumunda temsilcinin bizzat kendisiyle sözleşme yapabileceği kabul edilmektedir.Bu nedenle;Hukuk sistemimizde, kural, temsilcinin akdi kendisiyle yapmaması ise de; istisnaen temsil olunanın, temsilciye açıkça izin verdiği konularda, temsil olunan ile temsilci arasında bir menfaat çatışması olmadığı takdirde temsilcinin iki taraf adına sözleşme imzalayabileceği düşünülmekle birlikte, konunun yargıya intikali halinde mahkemece verilecek kararın esas alınacağı da şüphesizdir.' denildiğinden, görüşte yer alan açıklamalar doğrultusunda temsilcinin, temsil olunan adına, bizzat kendisiyle ya da üçüncü bir kişinin temsilcisi olarak hukuksal bir işlem yapması mümkün bulunmaktadır.Bana göre bu şartlarla tek kişilik şirket yetkilileri kendine satış yapabilir.