-Anadolu Kulüpleri arasında Süper Lig’de en çok oynayan kulüp
-Diğer şampiyon kulüpler ve Anadolu kulüpleri için en sert ve korkulan deplasman
-Altyapısı en güçlü Anadolu Kulübü
-TV sahibi ilk Anadolu kulübü
-Avrupa Kupalarında daha 70’li yılların başında büyük başarı yakalamış
-Türkiye Kupası ve Başbakanlık Kupaları sahibi
-Bunun yanında birçok kez kupa finalleri oynamış
-Anadolu’da "Şampiyon olabilecek tek kulüp" olarak gösterilen
-Ve o şampiyonluğu da kazanmayı başarabilen
-Şampiyonlar Ligi müziğini kendi stadında çaldırıp dünya devlerini şehrine getiren
-Kısacası diğer tüm kulüplerin hayallerini gerçekleştirip yaşayan
-Şike davalarında cesaretle karşı duruş gösterebilen tek kulüp
-Türkiye’deki bozuk futbol düzenine ve taraflı medyaya karşı en net duruşunu yıllardır bozmayan
-Taraftarı Türkiye’de tribün kültürünü ve deplasman organizasyonlarını ilk başlatan
-Türk tribünlerinin yaptığı pek çok tribün şovunun mucidi
-Sayı ve mesafe olarak deplasman rekortmeni
-Atkı ve forma kültürünü Türk tribünlerine aşılayan
-Takımları 4-0 gerideyken bile kendi sayısındaki rakip seyirciyi susturup kendi tezahüratlarını dinletip, tribün şovunu izleten
İstanbul tribünlerinin en ciddi rakip olarak gördüğü…
İşte tüm bunlar tek bir armanın altında toplanırsa, haliyle sevmeyenin de çok oluyor.
Çünkü hepsinin bir şekilde yarası var.
Önünü kesmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
TFF yöneticisinden, medyasına, rakip kulüplerden, taraftarına kadar söz konusu Bursaspor olunca bir yerlerinden çekiştirme çabası içine giriliyor.
Fikstür çekildiğinde ilk olarak “Bursa maçı ne zaman” diye bakanlar o maç geldiğinde de ekstra motivasyonla sahada ve tribünde oluyorlar.
İstediklerini alamayınca da çirkefleşip algı operasyonlarına başlıyorlar.
Maç karşılaşma öncesi yapılan doping kontrolleri, Bursaspor izin vermek istememesine rağmen İbrahim Yazıcı Tesislerinde çalışmak için kurulan baskı,Hakemlere maçın devre arasında aba altından sopa gösteren Türk futbolunun en şaibeli kişilerinden biri, maç sonrası medyasıyla, sanatçısıyla sosyal medyadan “Bursaspor’un kollandığına” yönelik algı operasyonları.
Üstelik bunu yapanlardan biri de sosyal medyada milyonluk takipçisi olan bir sanatçı.
Oysa maç öncesi kendisinin “Öpücem” şarkısı da stadda çalınmış maçla ilgili fazla beklenti içine girmeyip zevkini çıkarmaları uyarısı yapılmıştı.
Yapılan jeste verilen karşılığa bak !
Diğer tuttuğu kulüp -Artık kaç takım tutuyor bilemiyorum- ! Fenerbahçe yıllardır kollanırken hiç sesi çıkmıyordu kendisinin.
Bursaspor'a edilen küfürleri bile normalleştirme gayretinde üstelik.
Neyse O'nu geçelim.
Yaşı 30’u geçkin birçok Bursasporlu, Bursa’da ilk kez Adanademirspor maçı izledi.
Böyle bir kulübün Bursaspor’u ve taraftarını rakip olarak görmesi ayrı bir enteresanlık ve özgüven gerçekten.
Rakip değil de rahmetli Barış Manço’nun şarkısında olduğu gibi en fazla “Arkadaş” olabilir iki camia belki.
Özetle Bursaspor ile maçı olan kulüpler ve taraftarları
Şampiyon bir kulüp ve taraftarıyla karşılaşacakları için
'Kıskançlık, nefret, ispat ve intikam' duygularıyla maça bileniyorlar.
Bursaspor’un büyüklüğünün hepsi farkında.
Bursasporlular ise artık ‘ispatlayacak bir şeyleri kalmadığı için’ zaman zaman rehavete kapılabiliyorlar.
Ama artık Bursasporluların safları daha da sıklaştırması ve birlik olması gerekiyor.
Bu sene Bursaspor’un kurtuluş hatta varoluş senesi.
Bunun için Süper Lig’e geri dönüş şart.
Tüm bu oyunlara karşı tüm şehir birlikte hareket etmek gerekiyor.
Çünkü daha çok şeyler yaşayacağız.