?>

Kim hatalı?

Sokağa çıkma yasağının açıklanmasının ardından yaşananlar büyük eleştirilere neden oldu.

Tarık ÇAPÇI

5 yıl önce

Seksenli yıllarda yaz tatilinde mahallemize gurbetçi bir aile gelirdi. Ailenin küçük erkek çocuğu da bizimle takılırdı. Bizde onu kendimizden ayırmaz yanımızda gezdirirdik. Bursasporlu yapmıştık hatta. Bir keresinde Setbaşı’ndan dönerli sandviç almış ve iki lokmada da yutmuştuk. Oradan yanımızdaki o küçük gurbetçiyle beraber Atatürk Stadına kadar yürümüş ve stadı göstermiştik. Sonra yayan olarak Heykel’e geri dönmüştük. Bir ara ufaklığın elinde buruşuk bir kağıt olduğunu görmüştüm. “Bu ne?” dedim. Çocuk da “Yediğimiz sandviçin kağıdı” dedi. 

Ben de şaşkın bir şekilde “Ee neden atmadın ki, iki saattir elinde mi taşıyorsun?” dediğimde Çocuktan “Çöp kutusu göremedim ki” cevabını almıştım.

30 yıldan fazla zaman geçti; ama net hatırlıyorum O anda kafam dank etmişti.

Evet 6-7 yaşlarındaki o ufaklığın aldığı eğitim o çöpü yere atmasına izin vermemişti.

Tıpkı gelişmiş ülkelerde ayağınızı yaya geçidine atar atmaz tüm araçların esas duruşa geçmesi ! gibi yani. 

Hani hep özeniriz ya, "adamlar bak ne medeni" diye iç çekeriz.

Biz de ise araçlara kırmızı yansa bile sürücülerle kesişiriz acaba duracak mı diye !

İşte bu eğitim anlayışı o toplumların hayatlarının her alanına sirayet ediyor.

Disiplin, planlı olmak, kurallara riayet, o kurallara uyulmazsa bunun karşılığının alınacağı bilinci, gelişmiş ülkelerin gelişme nedenlerinin en başında geliyor.

Oralarda da tabi ki ihlaller olabiliyor; ama ihlaller istisna olurken bizde ise kurallara uyanlar istisna oluyor.

Ahlaki, insani, temizlik ve daha birçok konuda konularda hepsinden üstünüz orası ayrı ve gurur duyduğumuz şeyler; ama eksiklerimizi de söylememiz lazım.

Günden güne vandallaşan, yozlaşan bir toplum haline geldik.

70’li 80’li yıllarda öğrencilerle çeşitli konularda yapılan röportajları izliyoruz.

O nasıl güzel bir Türkçe’dir, o nasıl görgülü hareketlerdir.

Şimdiki öğrencilerle iki dakika konuşsanız bir buçuk dakika argo dinlersiniz.

Azınlığı tenzih etsem de durum böyle maalesef.

Bunda televizyonun da çok büyük payı var tabi ki.

Saçma sapan diziler, kötü Türkçe, programlar gençleri etkiliyor.

İşte bu bozulma hayatın her alanına yansıyor.

BU DERSLER NEDEN ŞİMDİ YOK ?

Ama ifade ettiğim gibi bu bozulmada eğitim sistemimizin payı çok büyük.

Bakın listesini paylaşıyorum 60’lı yıllarda Adab-ı Muaşeret adı altında gençlerimizi eğitiyormuşuz.

Dersleri tek tek okuyun lütfen.

Peki neden şimdi bu dersler öğretilmiyor?

Neden “Ağaç yaşken eğilir” atasözüne inanan bir toplum inandığına uygun davranmıyor ?

SORUNUN CEVABI

Evet yazımın başlığındaki soruyu yanıtlayacak olursam yani “Yaşananlarda kim hatalı?” sorusunun cevabı en başta eğitim sistemimizdir.

Evet devleti yönetenler açıklamayı yanlış zamanda, plansız ve eksik yaptı.

Bu konuda eleştiriyi hak ediyorlar; ancak asıl eleştirilmesi gereken insanlarımızın davranış bozukluğuna en büyük neden eğitim sistemimizdir.

Hayatta çok da işe yaramayan bir sürü ders ve aktivite ile çocuklarımızın zihnini, zamanını dolduracağımıza onları doğru şekilde eğitebilsek, yönetenlerin hatalarına, hatalarla cevap vermezdik.

Eğitilmiş, soran, sorgulayan bir toplum her açıdan gelişir.

Ha ! yönetenler böyle bir toplum istemezler orası ayrı mesele.

Neyse bir yine olması gerekeni söyleyelim.

Ne demişler “Eğitim şart” ama doğru ve yararlı eğitim şart.

Bu yüzden de eğitim sistemimiz, müfredatımız baştan başa elden geçmelidir.

Aksi takdirde toplum olarak geriye gitmeye devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI