?>

Ayasofya gerçeği

Ayasofya, Hıristiyan Roma İmparatorluğunun ilk devlet kilisesi, Hıristiyan dünyasının ilk ana mabedidir.

Dr. Mevci ERGÜN

4 yıl önce

Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında İstanbul’u fethederek Bizans’tan aldı. Sultan Mehmet, Bizansların güvenliğini sağladıktan sonra, Ayasofya kilisesinin derhal camiye dönüştürülmesini emretti. Yanındaki ulemadan biri, minberin üzerinde ezan okudu. Sultan Mehmet bunun üzerine namaz kıldı ve kendisini zafere ulaştıran Allah’a dua etti.

29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildi ve Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanı seçildi.

20 Nisan 1924’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi hazırladığı Anayasa’yı kabul etti.

İcra Vekilleri Heyetinde, İsmet İnönü’nün Başvekil olduğu bu dönemde Maarif Vekilliğine atanan Abidin Özmen, Ayasofya’nın bir müze haline getirilmesi görüşünü Mustafa Kemal Paşa’ya açıkladı. Mustafa Kemal Paşa, bu konunun bir uzman kurulunca incelenmesi istedi. Maarif Vekaleti, İstanbul Müzeler Müdürü Aziz Ogan başkanlığında bir komisyon kurdu.

İlahi bir tesadüf olsa gerek, o sıralarda İstanbul Ayasofya Camiinde, Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan Bizans Enstitüsü adına Thomas Vhittemore bir rapor hazırlamaktadır.

Komisyon çalışmalarını bitirdikten sonra, oy çokluğu ile kabul ettiği ve Thomas Vhittemore’un sunduğu rapordaki hususlara da yer verdiği Raporu’nu, Maarif Vekaletine sundu. Bu Rapor’da, müze kararı alınmadan önce, bazı onarımların yapılması ve sonra Bizans Müzesi yapılması ve uygun bir yerinde de Türk eserlerinin sergilenmesi görüşlerine yer verildi. Ardından Maarif Vekaleti, Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesi için İcra Vekilleri Heyeti kararı alınmak üzere, Başvekalete 4.11.1934 tarih ve 94041 sayılı tezkereyi gönderdi. Bu yazıda diğer hususlar yanında en önemli olanı, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi isteminde bulunulmuştur.

konuyu gündemine alan İcra Vekilleri Heyeti 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Kararı ile, <i>“Ayasofya Camiinin Müzeye çevrilmesi tasvip ve kabul olunmuştur.”</i>

Bu kararnamede, Reis - i Cumhur’un öz adı ve soyadı yazılmamış olup, sadece “K. Atatürk” ibaresi yer almaktadır. 

Söz kararname şu hususlarda, önemli bazı tereddütleri gündeme taşımaktadır:

1. Bakanlar Kurulunca Soyadı Nizamnamesi, Ayasofya ile ilgili karardan sonra, 24.12.1934 tarih ve 2/1759 sayılı karar ile kabul edilmiş olup, daha önceden “Atatürk” soyadının kullanılması mümkün görülmemektedir.

2. “Kemal”  öz adlı Cumhur Reis’e , “Atatürk” soyadı daha sonraki bir tarihte, 2587 sayılı Kanunun TBMM tarafından 24.11.1934 tarihinde kabul edilmiş ve 27.11.1934 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Henüz özel bir Yasa ile hukuken, “Atatürk” soyadı alınmadan Kararnamede yer almıştır.

3. Ayasofya ile ilgili Kararname Sayısı 2/1589 olup, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi kayıtlarında böylesi bir kararname bulunmamaktadır.

4. Adli Tıp Kurumu Fizik ve Grafoloji bölümünün yaptığı inceleme sonucunda düzenlenen raporda,  Kararnamede mevcut “Atatürk”e ait imzanın kendi eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.1

5. Bu Kararnamede mevcut merhum İsmet İnönü’ye ait imzanın da sahte olduğu yönünde bazı rivayetler ileri sürülmekte olup, bir tarihçi olarak bu konunun doğruluğu tarafımdan tespit olunamamıştır.

Konu zaman zaman yazılı - görsel ve sosyal medyada gündeme gelmektedir. Bu günlerde Ayasofya ile ilgili olarak, Devlet organlarınca çalışma yapılacağı yolunda alınan duyumlar üzerine, tekrar tarihin sayfalarını açma ve bilgilendirme amacı ile kaleme alınmıştır.

Tarihi süreç içinde, Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesinde yaşananlarla ilgili sahtecilik boyutuna varan karanlık sayfaların aydınlığa kavuşmaması, her zaman üzüntü vermiştir. Konunun Devlet tarafından açıklığa kavuşturulması, Ayasofya’nın yeniden “Cami” statüsüne kavuşturulması, nice yüzleri ağartacak ve nice yüzleri de karartacaktır.

Yürekten esenlikler ve en içiten saygılarımızı sunarız.

(1)Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserlere Ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir başvurusu ile Rapor Adli Tıp Kurumunca düzenlenmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI