?>

KENTSEL MUHABBET

4 aydan biraz fazla oldu. Bu köşeden sizlere Felaket Tellallığı yapıyorum.

Adil GÖKÇADIR

4 yıl önce

 15 hafta depremi anlattım durdum. Aralarda sel, Corona, Chemtrails, gibi farklı felaketlere değindim. Kentsel Dönüşümün doğru şekilde yapılması halinde önemini vurgulamaya çalıştım.  Her birinin tetiklediği devasa ekonomik etkilere, tepkilere, etkileşimlere değindim.

10 Şubat 2012 Cuma günü afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun tasarısı hazırlanmış, İMSİAD Başkanı olarak ben ve yönetim kurulu arkadaşlarımız 16 Şubat 2012 günü tasarı ile ilgili olarak o zamanki Devlet Bakanı ve Bursa milletvekili Sayın Bülent Arınç’a verilmek üzere, Bursa AKP İl başkanı Sayın Sedat Yalçın beye ve 17 Şubat 2012 Cuma günü Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Recep Altepe’ye görüşlerimizi bildiren birer dosya sunmuştuk. Dosyada, kanunda yer almasında fayda gördüğümüz birkaç hususun gerekliliği ve nedenlerini anlatmıştık. Bugün hala geçerli olan hususlar. 

16 Mayıs 2012’de tasarı 6306 sayı ile kanunlaştı. Kanun ile tasarı tamamen örtüşmüştü. Demek ki ne bizim, nede diğer kurumların hiçbir düşüncesi  dikkate alınmamıştı.  Büyük ihtimal okunmamıştı bile. Ya da düşüncelerimiz anlamsız bulunmuştu. Tasarı ile yasalaşma arasında geçen 95 gün süresince, “Neden şunu böyle düşündünüz?” ya da farklı bir soru soran, arayan da olmamıştı. Aslında bize fikrimiz de sorulmamıştı, biz işgüzarlık etmiş, kendimiz gidip dosya vermiştik. Ancak mutlaka düşüncesi sorulan kurumlar olmuştur. Demek onların fikirleri de dikkate alınmamıştı ki tasarı aynen yasalaştı. Yasa çıktıktan yaklaşık bir hafta sonra bir işgüzarlık daha ettik.  Sayın Bursa Valimiz ve Büyük Şehir Belediye Başkanı’mızdan randevular istedik. Şehrin en büyük mülki amiri olarak, Valilik başkanlığında bir Kentsel Dönüşüm Çalıştayı yapılması fikrimizi ilettik. Çağrıyı Valilik makamının yapması halinde, tüm kamu kurumlarının da toplantıya gelmeleri ve görüşlerini bildirmeleri imkanı olacaktı.  Düşüncemizi Büyük Şehir Belediye Başkanı’mızı da ziyaret ederek ilettik, destek istedik. Bütün Bursa dinamiklerinin toplantıda olması önemli idi. Yetkililer ile uygulamacıların düşüncelerinden analizler sentezler yapmak, doğru bir yöntem belirlemek için gerek şarttı. Ortak akılla doğru yöntemi bulmayı, Bursa’da örnek bir Kentsel Dönüşümü hedefliyorduk. 

O dönemde bu toplantı fikri de kabul görmedi ki, yapılamadı. Bizler zaman zaman fırsat veren televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde görüşlerimizi anlattık, konuya dikkat çekmeye çalıştık. Bu arada Yıldırım Belediyesi’nin yaptığı yirmiden fazla toplantıya, Osmangazi Belediyesi’nin yaptığı beş toplantıya katıldık, düşüncelerimizi aktardık. BTSO komitelerinin toplantılarına gidip konuyu anlattık, destek istedik. Planlı, sağlıklı, sürdürülebilir, herkesin ve şehrin kazanacağı bir kentsel dönüşüm uygulamasının peşinde koştuk. Erken kalkan yol alır, konu hayati önemde dedik. Ancak bir arpa boyu yol alamadık. Bu arada genel kurul zamanı geldi ve ben İMSİAD’a tekrar aday olmadım.  Daha sonra, 2016’da yaşanan bir talihsizlik sonucu, yoğun istifaların yaşandığı, dağılmak üzere olan İMSİAD’ı toparlamak maksadı ile arkadaşların yoğun talebi neticesi bir Olağanüstü Genel Kurul’la, eski yönetimin kalan süresini tamamlayacak bir süre için yeniden İMSİAD Başkanlığı görevini aldım. İMSİAD önemli bir boşluğu dolduran, gerekli bir sivil toplum örgütü idi.  Yapıcı bir misyonu vardı. Bu dönemde Nilüfer bölgesinde bir 0.50 furyası başlamış idi. Gayretlerimiz neticesinde,  18 Nisan 2017 tarihinde, Büyükşehir Belediyesi, BTSO ve İMSİAD sponsorluğu ile,  Vali yardımcımızın da bulunduğu, üniversite dahil pek çok kurumun katıldığı, halka açık, oldukça geniş tabanlı bir Kentsel Dönüşüm Forumu yapmayı başardık. Bursa’da bir ilkti ve tekti. Hala da öyle. İlk teşebbüsümüzden bu yana tam 5 sene 2 ay geçmişti. Kayıp 5 yıl 2 ay. Bu çabalarımızla elbette bir farkındalık yaratmış ne var ki sonuca dönük bir şeyler elde edememiştik. Yine olması gerektiği gibi bir kentsel dönüşüm sürecini başlatmayı becerememiştik. Halbuki yurt içi ve dışında pek çok doğru örnek vardı. Zordu ama imkansız değildi. Yine hiçbir yetkili kimse “Peki ne yapmalı o zaman” diye sormadı. Ve hiçbir yetkili kimse,  gerçek ve sürekliliği olan bir kentsel dönüşüm adına bir şeylerde yapmadı. Bugün Ağustos 2020. Başladığımız noktadayız ve kanunun çıkmasından bu yana kayıp 8,5 yıl geçti.  

Bu arada 2017 yılında, 0.50 furyası ile şehrin en cazip alanlarında 10 yıl önce yapılmış 5 katlı binalar bile yıkılıp, 10 kat ve üzeri birbiri içine geçmiş, tamamında altları dükkan,  yapılar yapılmaya başlandı.  Kentsel dönüşüm adı altında yapılanlar, yapılması gereken doğruları kilitler duruma geliyordu. Sonuçta mahkemeler,  ilave yoğunluğa gereken donatı alanları planlanmadan, uygulama yapılması nedeniyle inşaatları durdurdu.  Ve mağduriyetler başladı. Üstüne ekonomik kriz, coronavirüs derken sektör beklemeye geçti. Zaman süratle ilerliyor. Belediyelerimiz kızmasınlar. Onların yanındayız. Yardımcı olmaya çalışıyor ancak başaramıyoruz. Bir belediyemiz kentsel dönüşüm yapıyorum diyerek, kamu arazilerine çok güzel daireler yaptı,   satışa çıktı, fuarlara katıldı.  Bölge güzelleşti ancak bu kentsel dönüşüm değildi. Büyükşehir ciddi bedeller ödeyerek kamulaştırmalar yaptı. Bunlar da güzel çalışmalardı.  Ancak sürdürülmesi zordu. Nitekim tıkandı kaldı. Şimdi Millet Bahçeleri yapılıyor. Küçük bulunup büyütülüyor. Geleceğin toplanma alanları.

İşte bu 4 ay süresince yazdığım deprem konusu, kentsel dönüşüm çalışmalarını başlatmak ve bitirene kadar durmamak gerektiğini, bunun hayati olduğunu unutturmamak adına gayretimin ürünüdür. Bu işin siyaseti yoktur, olamaz. Vatandaşa doğruyu, her yönü ile açıkça anlatmak şarttır. Vatandaş şunu bilmelidir. Yapılınca değeri zaten misliyle artacak evini, katılım sağlamadan yenilemesi mümkün değildir.  Adaletli de değildir. Ancak ne olacaksa herkes için eşit olmalıdır ki, güven ortamı oluşsun, sistem süreklilik kazansın. Sadece 8 gün önce Mudanya’da 9 katlı bloklardan oluşan Sardunya sitesinde 21 daireli B bloğun köşe kolonu patlamış ve bina boşaltılmıştır. Her siyasi görüşten 70 insan, yakınlarının yanlarına taşınmış, 18’ine ise kaymakamlık ve belediye geçici ikamet sağlamıştır. Çevrede 9 katlı onlarca bina vardır. Ve bu binalarda oturan yüzlerce insan, doğal olarak korku içindedir. Sardunya sitesi B blok sakinlerine büyük geçmiş olsun diyorum. Bu kez şans onlardan yana idi ve şükür ki, canlar kurtuldu. Ancak bunun ne kadar ciddi bir UYARI olduğunu asla unutmayalım. Tüm çevre binaların testlerini derhal yaptıralım ve en kısa sürede tedbir peşine düşelim.  

Deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Allah beterinden korusun...

YAZARIN DİĞER YAZILARI