Baskılanan TL neticesinde tüm varlık değerlerinin inanılmaz boyutlara ulaştığına şahit olunmuştur. Üretimin önemini yitirdiği süreçte bireyler sadece bir şeyler alarak ya da nakdini bir yere yatırarak büyük getiriler elde etmiştir.
Negatif faize o kadar bağımlı bir hale gelinmiştir ki; insanlar bu bağımlılık için tüm değerlerinden vaz geçebileceğini ispat etmiştir.
Negatif faizi eleştirenler, “faizci” olarak damgalanarak itibarsızlaştırılmıştır.
Aslında bu sürecin tasarruf eğilimini ortadan kaldırarak, başkalarının paralarını savurmak suretiyle gerçekleşen tüketim çılgınlığını tetiklediği bilinmektedir. Böyle bir ahlaki erozyona neden olan TL’nin baskılanması sürecinin sonuna gelindiğine ait emareler vardır.
Çalışmadan negatif faiz sayesinde servet kazanma devrinin bitmesi; üretimi ve sürdürülebilir bir büyümeyi beraberinde getirecektir. Piyasada verimliliğinin öne çıkmasını sağlayacak ve verimsiz ancak baskı altındaki TL’ ye bağlı olarak kamu imkanlarıyla ayakta tutulan zombi şirketlerin piyasa mekanizmasını daha da bozmasını önleyecektir.
İnsanlar tasarrufun ne olduğunu yeniden öğrenecek, lüks ithalat azalırken ülke kaynaklarının çarçur olması sonlanacaktır.
Ülke insanı gerçek yerli ve milli olan TL’ ye güveni artacak, ülkemiz ekonomik açıdan daha bağımsız hale gelecektir.
Son aylarda ülke insanı TL’ den kaçarken yabancılar yüksek fiyatlardan varlıklarını satıp piyasalarımızdan çıkma fırsatı yakaladılar. Yıllarca uygulanan negatif faiz sürecini bu şekilde taçlandırdılar.
Artık bunlardan ders alarak TL’ ye sahip çıkma zamanının gelmiş ve geçmekte olduğunu bilmeliyiz.