Teknoloji, yenilik, yeni trendler ve dijital dünya haberlerini yakından takip eder, dinler, seyreder ve okurum.
Hatta ve hatta bu tür insanları dinlemeye, seyretmeye bayılırım.
Ayrıca okumuş olduğum haber ve yazıları, konu ile ilgilendiğini bildiğim kişilere de tavsiye ederim.
Örnek bir radyo kanalında yeni teknolojiler ve gelişmeler ile ilgili program yapan Serhat Ayan ve konuklarını dinlemeye doyamıyorum.
Ama silahlı, vurdulu kırdılı filmleri ise asla seyretmem, sevemedim bir türlü.
Hatta dijital ortamda oyun oynamayı da sevmem.
Yani futbolu sanal ortamda değil de kendim çıkıp oynamayı tercih ederim.
Konuyu fazla dağıtmadan teknolojiye geçelim.
Geçen gün bir internet haber sitesinin köşe yazarı endüstri 4.0 ile ilgili bir yazı yazmış.
Konuya çok sert girmiş, diyor ki “bu sıralar moda kelime endüstri 4.0, herkes yazıyor.”
Yazıyı okurken ben doğal olarak üstüme alındım, yazar sanki beni ima ediyor.
“Anlayan, anlamayan yazıyor. Bir zamanlar şunlar modaydı şimdi ise endüstri 4.0 moda.”
Yazısını okudukça fark ediyorum ki kendisi çok sayıda dijital ortamda toplantılara katılmış ve bazılarında da pazarlama kokusu almış. Okudukça kendisine hak vermeye başladım.
Yazısının sonunda ise çok kârlı çıktım ve bir sanayici olarak onurlandım.
Gazeteci, katılmış olduğu dijital toplantının sonuçlarını aktarmış ve artık endüstri 4.0’a başka gözle bakacağını söylemiş.
Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye'nin en gelişmiş KOBİ'lerinin yer aldığı bir bölgede yani İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi'nde, İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle ve İstanbul Sanayi Odası ortaklığıyla bir araştırma gerçekleştirmiş.
Yapılan çalışmalarda Türk imalat sanayisinin endüstri 4.0 ve dijital teknolojide yüzdesel olarak oranlarını tespit ederek, D3A adı altında bir program geliştirmişler.
Programı hazırlayan kahramanlardan biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lale AKARUN çalışmayı şöyle özetlemiş:
1. Dönüşüm ihtiyacını tespit etmek,
2. İhtiyacın karşılanıp karşılanmadığını takip etmek,
3. Dönüşümün yarattığı faydayı ölçümlemek.
Merak edenler araştırmanın detaylarını internetten bulup okuyabilirler.
Bu vesileyle yazılarını internetten takip ettiğim FÜSUN SARP NEBİL hanımefendiye de çok teşekkür ediyorum.
Yazımın başındaki şakayla karışık sitemim bir tarafa, kalemine ve aklına sağlık diyorum.
Kendi görüşüm olarak diyorum ki dijital dünyayı sonsuzluğa uzanan bir merdivendir,
ilk basamağa ayağınızı koyduğunuz anda sizi içine çekiyor ve bir türlü vazgeçemiyorsunuz.
Saygılarımla