Bu tespitlerin satır başlarını şöyle sıralayabiliriz.
Son yıllarda; lokal, şiddetli yağışlar neden artıyor?Can ve mal kayıplarına neden olan şiddetli yağışlara bağlı seller, heyelanlar ve taşkınlar doğal mı?Kentsel planlamadan kaynaklanan sebepler nelerdir?Yağışlar öncesindeki uyarılarla birlikte alınan önlemler ve yapılması gereken çalışmalar yeterli mi?Kısa ve uzun vadede kayıpları önlemek için neler yapılabilir?Kentsel planlama ile selleri önlemek mümkün mü?Halk bu konuda gereken uyarılarda bulunuyor mu?Uyarı ile ilgili pek çok müracaat var.
Örneğini Rize’de bir vatandaş Hemşin Kaymakamlığı’na ve çeşitli devlet kurumlarına yazılı dilekçe ile başvurarak bölgedeki dere yataklarında yapılan ıslah çalışmalarının doğaya ve insanlara zarar vereceğini belirtmiş.
Aldığı cevap ise “devletin kurumlarının tüm itinayla çalıştığı” olmuş. Gayet bilinçli şekilde hazırladığı yazısında geçmişteki yaşanan afetleri belirtmiş, ayrıca gitmiş bizatihi sözlü olarak anlatmış.
Ama ağır işleyen devlet mekanizmasında bu girişimlerin bir yararı olmuyor.
Dere yatakları bin yılların oluşumu.
Siz tutar da buradan hafriyat yapıp, malzeme alıp onun doğal yapısını bozarsanız, köprü menfez gibi yapıları akışı zorlaştıracak şekilde dizayn ederseniz; sellerde su kendine yeni çıkış yolları arayacaktır.
Son oluşan Giresun’daki seller bunun tipik örneğidir. Üstelik bu yapıların inşaatı sırasında projede değişiklik yaparak müteahhit firmanın işi daha da kötüleştirdiği ile ilgili tespitler ve var.
BenzerYazılarKaliteye YolculukAkıllardaki sorular bitmiyor…RÜZGAR, Temiz Enerji KaynağımızBakır son iki yılın zirvesinde Bu afetler yakın zamanda oluşuyor değil.
Son 91 yılda meydana gelen sellerde 650 ölüm tespit edilmiş. Bazı köyler tamamen boşaltılıp Doğu ve Güneydoğu’daki arazilere göç ettirilmiş, orada yeni köy ve kasabalar oluşturulmuş. Örneğin; Çaykara’dan, Sürmene’den, Of’tan, Muş’a, Hatay’a (Kırıkhan›a) iskân için gönderilenler var.
Doğal olarak bunların da sosyal ve ekonomik sonuçları var. Devlet bunları düşünüyor mu?
Son sel felaketinin meydana geldiği Giresun’un Dereli ilçesinde, kaza merkezinin dere yatağı denilebilecek bir alanda kurulduğunu ve büyüdüğünü hepimiz gördük. Yağış miktarı normalin çok üzerine çıkınca; köprü ayakları da geçiş kesitini daraltınca kasaba tümüyle sular altında kaldı. Büyük maddi ve insan kaybı meydana geldi.
21. yüzyılda böyle bir felaket kabul edilebilir değildir. Devletimizin verdiği karar ise; kayıpları telafi için aynı mekânda yeni konutlar yapmak ve yolları yenilemek. Yapılan tüm araştırmalar gösterdi ki bu tip afetler 50 ve 100 yıllık periyotlarda meydana geliyor. Alınan kararlar da çözüm değil sadece erteleme oluyor.
Umarım bu konu daha bilimsel olarak ele alınır ve kalıcı çözümler uygulanır. Ülkemizde ve hatta tüm dünyada bu tür önlenebilir felaketlere uğramamayı diliyorum.