Bu araştırmayı neden yaptım biliyor musunuz?
Ortağı olduğum şirket, bağımsız denetim konusunda bir hamle daha yaparak KAYİK DENETİM YETKİSİ’Nİ de almıştır. Böylece şirketimiz gerek kamu yararını ilgilendiren kuruluşların denetimini ve gerekse konkordato denetim raporlarını yapabilecek yetkiye sahip olmuştur. Denetim kuruluşlarına verilen her ilave yetki aynı zamanda ek olarak, büyük bir sorumluluğu da kuruluşa yüklemektedir. İşte bu sebeple geriye dönük olarak acaba ben neler yapmışım ve nelerle karşılaşmışımı incelemek durumunda olduğumu hissettim.
Meslek yaşamım 60 yıla yakın olup okula devam ederken olan çalışmalarımı da göz önüne aldığımda 60 yılı geçtiği bir gerçektir. Meslek hayatımdaki tecrübelerimi de 25 yıldan fazladır siz değerli okuyucularımla paylaşmaya çalışıyorum.
1960’lı yıllarda Prof. Dr. Mehmet Yazıcı’dan Tek düzen muhasebe çerçevesi dersini öğrenmiştik. Ancak Türkiye’de tatbik edilip edilmeyeceği konusunda şüphelerimiz vardı. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin çocukları, kim nasıl iddialarda bulunursa bulunsun, dünyadaki gelişmeleri takip ediyordu ve halen de takip ediyorlar. 1971 yılında İktisadi devlet teşekküllerinden birinde çalıştım ve birçok yazımda bahsettiğim gibi bir takım gerçeklerin farkına varmış oldum. Cumhuriyeti kuran nesil Başta Atatürk olmak üzere Türkiye’nin dünyanın gelişmiş devletleri arasına girebilmesi için okulların dışında sanayi teşekküllerini de kurmuştu. İktisadi devlet teşekkülleri de bu kuruluşlardandı. İktisadi Devlet Teşekkülleri gerek sanayi ve gerek personel, gerek planlama ve gerekse muhasebe konusunda en son sistemleri takip etmeye ve 1960’lardan sonra yapılan sanayi hamlesinin de başında olacak insanları yetiştirmeye çalışıyordu. Nitekim bugünkü Türk sanayiinin insan hammaddesi bu teşekküllerden yetişenler olmuştur. İktisadi Devlet Teşekkülleri de görevlerini yaparak Türk Sanayi Tarihi’nin şerefli sayfaları arasına girmişler, bu teşekküllerden yetişenlerin kurduğu işletmeler 10.000’leri geçmiştir.
Ne mutlu bana ki, çalıştığım İktisadi Devlet Teşekkülü okulda gördüğüm Tek Düzen Muhasebe Sistemi’ni uygulamaya başlamış ve bizlere öğretmişti. Ben de daha sonra muhtelif kuruluşlarda Tek Düzen Muhasebe Sistemi’ni uyguladım. Bu sistem ancak 3568 sayılı yasa çıktıktan sonra uygulanmaya başlamıştır.
Ben de 1990 yılından itibaren Türkiye’nin ilk Yeminli Mali Müşavirlerinden biri oldum. Yeminli Mali Müşavirlikle ülkemize büyük katkılarda bulunduğumu iddia edebilirim. Birçok firmanın denetimini yaptık. İşte bu denetimlerde daha önceki çeşitli firmalarda ve devlet teşekküllerindeki çalışmalarımda bir takım hilelerle karşılaştım. Ama her şeyin doğrusunu uygulamaya, uygulatmaya çalıştım.
Geriye dönüp hilelere baktığımda şunu gördüm.
İşletmelerde hile ve yolsuzluklar genel olarak tek kişi tarafından yapılmamaktadır. Özellikle bir ekip halinde yapılmaktadır. (Bu cümlemi unutmayın) Bizler, bu gerçeğin farkında olarak Yeminli Mali Müşavirlik işlerimizi en iyi şekilde yapmaya çalışırken Dünyada Bağımsız Denetim uygulanmaya çalışılıyordu. Ancak ENRON skandalı ile bağımsız denetim konusu büyük bir yara aldı.
Bu sırada Türkiye’de 50 yıldır uygulanmakta olan Türk Ticaret Kanunu’nun değiştirilmesi için bir takım çalışmalar yapılmaya başlandı. Enron skandalı gibi büyük bir fiyasko varken Türk Ticaret Kanununun değiştirilmeye çalışılması ve Türkiye’de bağımsız denetimin uygulanması için yasaya baskı maddelerinin konulması benim canımı sıktı. Ben yasanın özellikle yabancı bağımsız denetim kuruluşlarına yararlı olacağını iddia ediyordum. Nitekim şu ana kadar haklı çıktım.
Buna (ve bana ) rağmen ülkemizde Bağımsız Denetim uygulanmaya başladı ve hatta belki de dünyanın birçok ülkesinden daha iyi bir şekilde uygulanmaya başladı. Bu arada da Bağımsız Denetimin uygulanması için KAMU GÖZETİMİ KURULU oluşturuldu. Bu kurul işini ciddiyetle yapmaktadır. Kurulun beğenmediğim tarafı ise önderlik edeceğine hemen cezalandırma, özellikle nakdi cezalandırma yoluna gitmesidir. Bana göre bu tutum yanlıştır. Henüz fidan halinde olan ağacın gelişimini önlemektir. Kurumun, seminerleri güzel, doyurucu fakat örnek raporları ve yayınları eksiktir. Bu sebeple cezalandırma yolundaki hareketlerini yanlış buluyorum. Kurum yetkilileri bu konuda hareketlerini bir kere daha gözden geçirmelidir kanaatindeyim. Tabii, her ne kadar baştan Bağımsız Denetim konusuna karşı çıksam da, bağımsız denetim mevzuatı vergi mevzuatından daha çok ticari konuları göz önünde bulundurmaktadır. Bunu da tespit ettim. Öyle ise Yeminli Mali Müşavirlik dışında bu konuda da çalışmalıydım. Nitekim birçok Yeminli Mali Müşavir arkadaşla birlikte Bursa’da bir bağımsız denetim şirketi kurduk ve iyi elemanlar yetiştirmeye çalıştık. Ancak bazı prensiplerim sebebiyle kendi kurduğum ve başkanı olduğum bu kuruluştan ayrılarak şimdiki bulunduğum kuruluşa ortak oldum ve bu kuruluşun ilerlemesi için elimden geleni yapmaya ve bütün tecrübemi bu yeni ortaklığım için kullanmaya başladım.
Bağımsız Denetim konusunda çalışırken Kamu Gözetimi Kurumu uzman ve idarecilerinin hakikaten çok iyi niyetle çalışma yaptıklarını da gördüm (müşahede ettim). Keşke, Vergi mevzuatı da Bağımsız Denetim mevzuatı ile uyumlu hale gelse de işletmeler sadece bir çalışma işlerini bitirebilseler. Ama bu konunun gündeme gelmesi daha uzun seneler alacak gibi görünmekte.