1999’da, 17 bin canın tek sorumlusu Veli Göçer ilan edildi. Siyasilere açılan bütün davalar düştü. Her depremden, her yıkılan binadan sonra müteahhitler ayrımsız küfürlerden nasiplendiler. İzmir depremi sonrası sosyal medyada şöyle deniyor. “Doymadılar hırsızlar, ahlaksız, vicdansız, müteahhitler.” Bu cümleyi kurup sorumluluktan kurtulduğunu zanneden zavallılara söylüyorum. Şimdi lütfen okuyun.Müsaade edilmezse hiç kimse kaçak bina yapamaz. Bina kaçak değilse, imarlı bir arsada yapılır. Arsalar imara önce ilgili ilçe, sonra il belediye meclisi üyelerinin onayı ile açılır. Verdikleri kararla o arsaya bina yapılabileceğini ve kat adedi, vs. gibi şartları ilan ederler ve sorumluluğunu üstlenirler. Sonra bir mimar, inşaat, elektrik, makine, jeoloji mühendisleri ve bir topograf gerekli bütün proje ve eklerini hazırlar, sorumluluğunu üstlenirler. Bu projeler, ilgili meslek odaları tarafından ayrı ayrı, kontrol edilir ve vize verilir, sorumluluk alırlar. Sonra projeler ilgili belediyeye sunulur. İlgili belediyenin teknik elemanları projeleri detaylı inceler onaylar, bir yapı denetim şirketi sorumluluğu da eklenir ve onaylanarak inşaat ruhsatı verilir. Belediye de sorumluluk altına girer. Oralardaki fay hattı, sıvılaşma vs. sorumluluğunu alırlar.Müteahhit ruhsattan sonra temeli kazar, kalıplarını ve demirlerini hazırlar. Topografın onayını alır. Sonra Yapı Denetim Şirketi (YDŞ) mühendisleri kalıp, demir, vb. her detayın tek tek projelere uygun olup olmadığını kontrol eder onaylar. Sonra belediye elemanları gelir, temel kotlarını kontrol eder onaylar. Nihayet beton dökme izni verilir. YDŞ kontrolü beton bitene kadar başında bekler. Betondan istediği miktarda ve istediği mikserden örnekler alır. Bunların 7-21-28 günlük kırma testleri yapılır. Test sonuçları istenen sonuçları vermezse, inşaat durdurulur. Özetle, aynı işlemler, kontroller, testler, her katta, her aşamada, tekrar ve sürekli yapılır. YDŞ, inşaatı durdurma dahil, tam yetkilidir. YDŞ veya şantiye şefi ile ilgili bir sorun çıkarsa belediye işi durdurur, sorun giderilmeden devamına izin verilmez. Ayrıca bir işyeri güvenlik firması, her hafta gelir denetimler yapar. Ayrıca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü elemanları habersiz inşaata gelip denetimler yapabilir, gerekirse inşaatı durdurabilir. İnşaat subasman seviyesine geldiğinde belediyeden vize alınmak zorundadır. İnşaat bittiği zaman ise YDŞ raporunu tamamlar. Ardından belediye mühendisleri gelip tüm inşaatı baştan aşağı denetler, kontrolleri yapar ve onay verirse yapı kullanma izni düzenlenir ve iskan müsaadesi alınmış olur. Müteahhit baştan sona nadiren ve tüm masrafları ödemek için gereklidir.Müteahhit ayrıca tam yetkili bir şantiye şefi mühendis, inşaatın kapasitesine göre yardımcı mühendisler çalıştırmak zorundadır. İzmir depremi ardından sosyal medyada müteahhide yüklenenleri görünce bir arkadaşa bunları anlattım. “Bütün bu kontroller hangi ülkede yapılıyor” diye sordu. İnanamadı ama ülkemizin yasaları böyle. Ancak bu şekilde İnşaat yapabilirsiniz. Peki “uygulamada böyle mi oluyor?” diye sorarsanız. Elbette. Ancak insan hataları ve zaaflar çok miktarda, sorumluluğunun farkında olan dürüstlerin sayısı ise az. Bakıyorsunuz bir mühendisin, “üç inşaatta imzası var”. Ancak imza attığı, sorumluluk taşıdığı inşaatları hiç görmemiş. Ya da YDŞ elemanı hangi mikserden numune alacak, biliyor. Ya da kontrole gelen mühendis demirleri sadece sayıp gidiyor. Sonra!!! Ya da kontroller zaaf içinde, anlaşmalı kalfa az kalıpla çok iş için 3 günde kalıp söküyor. Beton sulanmıyor vs. vs.İş çok uzun ve detaylı. Ama vatandaş şunu çok iyi bilmeli. Yukarda anlattığım inşaatın yapımından nemalanan bütün sorumlular işini doğru yaparsa, müteahhit tek başına hata yapamaz. Bakın 1 Kasım Pazar NTV saat 14.00 civarı alt yazı geçiyor. “9 binanın ağır hasarlı, 260 binanın az hasarlı, 586 binanın hasarsız olduğu tespit edilmiş.” Maşallah geceleri saymazsak, yaklaşık 26-28 saatte 855 bina incelenmiş. Mucize desek az gelir. Bu nasıl inceleme? Bu ne sürat? Göz atsan yetişmez. Pes be kardeşim. Hem ayıp, hem de günah…Bildiğim son kırk yıldır çöken binaların %99’u 2007 yılından önce yapılmış binalardır. 2007 yılında değişen deprem yönetmeliği ve yapı denetim yasası ile bina taşıyıcı eleman kaliteleri ciddi şekilde artmıştır. Daha öncesi risklidir. İmar afları ve imar barışı ise tam bir felakettir. Şimdi herkese soruyorum. İzmir’de çökecek binalar bitti mi? İstanbul’da ve Bursa’da DEPREM olacak mı? Olunca onlarca bina çökecek, yüzlercesi hasarlı olacak mı? Cevabınız evet ise, en başta yetkililer olmak üzere bile bile hiçbir şey yapmayan herkes sorumludur…