Aslında bu konu, adı ve işlevi değiştirilen başarılı bir kurum olan Devlet Planlama Teşkilatı’nın sorumluluğunda olmalıydı. Fakat asıl işi havalimanı işletmek olan DHMİ, konuyu kendi uhdesinde görerek nereye, hangi büyüklükte havalimanı yapılmasında da karar verici gibi davranmaktadır. Hangi gerekçeye dayandırarak yaptıkları (ve yapmaya devam ettikleri) bizlerce bilinmeyenhavalimanları birer birer vücut buluyor.Şöyle, Türkiye haritasına baktığımızda birkaç tanesi farklı kurumlara ait 56 havalimanın olması çok mu faydalıdır. Elbette bazı havalimanları yolcu trafiği açısından iyi performans gösterirken, bazı meydanlar ne yazık ki sinek avlıyor. Bazen güvenlik, bazen meteorolojik ve çoğu kez de sefer azlığı nedeniyle iş göremeyen yolcuya aç havalimanlarımız bulunmaktadır. Siz bakmayın devlet adına işletme yapan DHMİ’nin ara sıra vergi rekortmeni olmasına. Bu tesisleri özel sektör işletse iki katı para kazanır.Tabii ki, her havalimanı kar edecek diye bir kural yok. Kamu görevidir diyerek, bazılarının zarar etmesini kabul ederiz. Yap-İşlet-Devret modeliyle kiralanan havalimanlarının geliriyle aradaki farkı kapatan DHMİ, bu havalimanlarının işletmeye verilmesinde ne yazık ki, hayli eleştirilmektedir. Bu anlamda DHMİ’ye “Basiretsiz tacir gibi” bir yakıştırma yapmak çok da insafsız bir niteleme olmamalı. Gün geçmiyor ki, TBMM’de ve basında DHMİ’nin sorumlu olduğu bazı havalimanları eleştiri konusu olmasın. Sayın Bakan ve Sayın Genel Müdür’ün iyiniyetli ve de gayretli olması yetmiyor. Hani ne derler, “Cehenneme giden yollar, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.”.İşte durum tam da böyle...Hakkari Şerafettin Elçi Havalimanı’ndan Uşak Havalimanı’na, Iğdır Şehit Bülent Aydın Havalimanı’ndan, Kars Harakani Havalimanı’na kadar onlarca meydana az sefer yapılmasının suçlusu THY ve özel şirketler değildir. Hiç bir havayolu şirketi yolcusu olmayan alanlara uçak kaldıracak kadar bonkör değildir. Son yıllarda Giresun-Ordu Havalimanı yapılmış, Rize-Artvin meydanı ise yüzde 80 oranında tamamlanmış. Salyazı’da Bayburt-Gümüşhane Havalimanı da plana alınmış. Bu havalimanları nasıl bir başarı sağlayacak zaman gösterecek. Devlet, her ile bir havalimanı projesinde her iki ile veya üç ile bir havalimanı gibi bir yolla bütün illere havalimanı yaptım diye övünecektir. Üç ile bir havalimanı derken Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar illerinde yaşayanları mutlu etmek üzere yapılan havalimanı en kötü örnek oldu. Bu illerin ihtiyacına (Plansız ve de olmayan bir ihtiyaç) cevap vermek üzere yapılan bu havalimanına neden gerek duyulduğu resmi yazışmalarda işi bilen (?) kişilerce şöyle izah edilmiş. “Uşak Meydanı’nın rantabl kullanılmaması, Eskişehir Meydanı’nın yüksek hızlı tren nedeniyle daha az tercih edilmesi ve de yurt dışında yaşayan yöre halkının daha kolay seyahat etmesi, hac mevsimindeki İstanbul yoğunluğunun bu havalimanına kaydırılması ve bölgedeki termal otellere yabancı turistlerin gelmesini sağlamak.” Yılda 3 milyon yolcuya hizmet verecek şekilde inşa edilen havalimanından iç ve dış hatlar olmak üzere yılda 2 milyon yolcunun geçiş yapması ve meydanın Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak illerindeki yeraltı ve yer üstü zenginliklerine olan talebi artırması öngörülüyordu. Peki, bu gerekçelere dayanarak yapılan bu havalimanı amacına hizmet etti mi?Zafer Bölgesel Havalimanı Kütahya il merkezine 45, Afyonkarahisar il merkezine 55, Uşak il merkezine de yaklaşık 100 km. uzaklıkta Kuyucak Köyü Mevkii Altıntaş -Kütahya adresinde sözde faaliyet gösteriyor. Sözde diyorum çünkü açıklanan yolcu sayıları ve işletmeci şirkete ödenen paralara bakınca bu bir faaliyet değil, birilerini zengin etme diye açıklanabilir. Her ne hikmetse havalimanının yapım ve işletim ihalesi için, tam 10 şirket teknik şartname alır, ama ihaleye katılım olmaz ve üçüncü oturumda tek katılımcı olan Ağrılı müteahhit İbrahim Çeçen ve oğullarına ait IC İçtaş Şirketi bu ihaleyi hiç zorlanmadan ve rakipsiz kazanır. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nce Yap-İşlet-Devret modeliyle ihale edilen meydanın inşaatı 2011’de başlar ve 18 ayda biter. Yap-İşlet-Devret modeliyle 155 milyon TL’ye mal olan Zafer Havalimanı, ihale şartnamesi gereği 2044 yılına kadar işletilmek üzere bu şirkete verilir.Gelin görün ki, yıllık yolcu kapasitesi de 2 milyon yolcu olarak planlanan Zafer Havalimanı’nın hizmet etmesi beklenen üç kentin nüfusu bu sayının altındadır. Acaba, neden veya niçin. Bunu bilmek herkesin hakkı olsa gerek. Hal böyle olunca bu havalimanı kamuoyunda çok fazla tartışılmaya başlandı. İşte böyle bir havalimanın neden yapıldığını ve de her yıl işletmecisine devletin (ve milletin) kasasından milyonlarca liranın da niçin ödendiğini bilmek Türk vatandaşlarının hakkı olsa gerek. Soruyoruz neden?Mutlu yarınlar Türkiyem.