Eskiden televizyonlarda her gün Avrupa Birliği (AB) uzmanları misafir edilirdi. O günlerde AB hedefimiz olduğu için gelecekte nasıl değişimler olabileceği uzmanlara sorulurdu.Bir gün şu ifadeyi duyduğumuzu hatırlıyorum; Türkiyede ABnin toplamından daha fazla mühendismimar var. Her şehirde üniversite açılmasıyla bu oranın AB aleyhine daha fazla bozulması söz konusudur.AB Ülkelerinde herşey ölçülüp biçilirken, plansız hiçbir iş yapılmazken bizden daha az teknik hizmete ihtiyaç duyulmakta. Bizdeyse mühendise başvurulma ihtiyacı hissedilmezken üniversiteler diploma matbaasına dönüşmüş vaziyette. Tüm bunlar bir yana bu yüz binlerce mühendis-mimarın eğitim düzeyleri de uygulama tecrübeleri de maalesef çok zayıf.Sonuç böyle olunca bir sorunu çözmek yada tasarım yapmak için hep başkalarının yaptıklarından yararlanılma yoluna başvuruluyor.Teknik çözüm beklediğimiz mühendis ve mimarımızın sorun çözme gücü sınırlı.Ülkemizde Ar-Ge ve ürün geliştirme alanında birtakım devlet desteklerinin olduğu bilinmektedir. Ancak şirket ve kurumlardan bu destekleri alabilmeleri için istenen şartlar hala ağır gelmektedir.Sorunlarımızı kendimiz çözebilmek, ürün-yöntem geliştirebilmek için-sonucu alınamasa da-teknik insanlarımızın çalışabileceği projelere koşulsuz destek sağlamalıyız. Benzer uygulamalar bugün AB de mevcuttur. AB devletleri teknik eğitim almış insanlarını çalışır-üretir vaziyette tutmak için projeler ve fonlar yaratmaktadır. Bu çabaların olumlu sonuçları kısa vadede olmasa da uzun vadede kesinlikle görülmektedir. İfade edilen böylesi çalışmaların ülke bütçesi üzerinde faturası ihmal edilebilecek seviyede olacaktır.Türkiye bu sayede sanayi toplumu sonrasına hazır duruma gelebilecektir. Gün gelecek sanayi üretimimiz düşecektir ancak yurt dışına hizmet satma imkanımız olacaktır.Türkiye teknik eğitim görmüş insanlarına her geçen gün daha fazla yatırım yapmak durumundadır.