Son günlerde Marmara’ da oluşan deniz salyası görüntüleri çok tartışılmakta. Görüntü açısından hiç de hoş olmayan bu durumun neden kaynaklandığı hakkında farklı fikirler var. İlk neden olarak suların ani ısınması nedeniyle yüksek miktarda plankton oluşumu ifade edildi, sonrasında Marmara Denizi’ne özümleme kapasitesinden daha fazla kirlilik yükünün deşarj edildiği fikri ön plana çıktı. Marmara Bölgesi ülkemizin nüfusunun ve sanayi tesislerinin en yoğun olduğu yerdir. Bu nedenle kirlilik baskısı altında olduğu bir gerçektir. Yıllardır sanayi ve nüfusun Anadolu’ya yayılması için bazı fikir ve çabalar ortaya konsa da ülke gerçekleri nedeniyle bir mesafe alınamamıştır.Bu noktada büyük bir hazine olan Marmara Denizi ikinci plana atılmak durumunda kalınmıştır.Aslında problemin ana kaynağıdır Marmara’nın tarihin hiçbir zaman diliminde bir değer olarak görülmemesidir. Toplum olarak Marmara’dan ne kadar katma değer üretebileceğimizi dahi hesaplayabilmiş değiliz. Oysa su ürünleri ve ona bağlı endüstriler başta olmak üzere ülkeyi ayakta tutacak bir ekonomik değer yaratılabilir Marmara’dan.Ne yazık ki; Marmara’ya hiç bu gözle bakılmamasının sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. Hiç kendinize sordunuz mu, Marmara Bölgesi’nde su ürünleri alanında faaliyet gösteren en eski kurulmuş ticari yapı kaç yaşındadır? Peki bu sektörde en büyük iş yapan firmanın cirosu ve istihdamı nedir?Toplum olarak çoktan gözden çıkarmış olduğumuz anlaşılan Marmara hakkında bugün yorum yapmanın anlamı kalmamıştır.