İbra denen kavrama kabaca hepimiz üç aşağı beş yukarı aşinayızdır. Hele ki spor kulüplerinin taraftar, üye veya başkanları, yöneticilerinin sık dillendirdikleri ancak, içeriği hususunda pek de derinine bilgi sahibi olduklarını sanmadığım önemli bir hukuk terimi. İbra, ibraname ve ibra sözleşmeleri de ayrı ayrı ele alınması gereken birbiriyle bağlantılı kavramlar. Yanı sıra sulh sözleşmesi, feragat, ikale, konkordato akti, menfi borç ikrarı, borçtan kurtaran beyan kavramları da ibra ile ilintili önemli ve ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlar. Kısaca İbraya alacak ve borcu doğrudan doğruya kesin olarak ortadan kaldıran böylece borcu sona erdiren bir hukuki sebep diyebiliyoruz. İbra ve yukarıda adını verdiğim bağlı hukuki kavramlar, Borçlar hukukunda, işçi & işveren hukukunda, dernekler ve şirketler hukukunda ise ayrı şart, içerik ve öneme sahip. İş hukukunda işçinin işvereni ibrası işten çıktıktan en az bir ay sonrası bir tarihle, yazılı beyanla, detaylı izah ve içeriğe sahip olması, ödeme yapılmış ise bankadan transferi gibi ağır şekil şartları içermekte, aksi halde ibraname geçersiz. Borçlar hukukunda ise>, yeni yasamızda (md. 132.) ibra, ancak birden fazla taraflı ibra sözleşmesi ile mümkün. Borçlar hukuku sistemimizde feragat ve ibra ayrı ayrı düzenlenmiş müesseseler. Gelelim asıl mevzumuza, üçüncü bölüm, dernekler (ve şirketlerde) ibra, bambaşka yapı ve içeriklere bürünmekte. Spor kulübü genel kurullarında hani gündemde ibra maddesi geldiğinde el kaldırdığımız/ indirdiğimiz o maddenin ne anlama geldiğini pek de derinine bilmediğimizi yukarıda belirtmiştim. Anlatayım. Dernekler hukukunun düzenlendiği Türk Medeni Kanunu ile Dernekler Kanununda maalesef ibra edilme ve edilmeme haline ilişkin, özellikle de ibra edilmeme durumunda ne yapılacağına dair açık bir düzenleme yok. Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Yönetmelikler, TFF talimatları çerçevesinde yapılan incelemelerde de ibra edilme & edilmeme haline ilişkin açık düzenlemelere rastlamak da mümkün değil. Hukukumuzda halen Ticaret Kanunumuzun Anonim Şirket Yöneticilerine dair sorumluluk kuralları kıyas yolu ile uygulanmakta. Yani dernek yönetiminin ibrası, özetle şirket yöneticilerinin ibrası hükümlerine tâbi.Böylelikle spor kulübü yöneticilerinin genel kurulda ibra edilmiş olması halinde istisnaen sadece ve sadece yeni yönetim veya yönetimler eski yönetim veya yöneticilere sorumluluk davası açamıyorlar. İbra edilmiş olunmanın tek pratik etkisi bu son cümlede. (Sunulmamış, gizlenmiş bilanço/ kalemler kararlar, suç unsuru taşıyan diğer icraatlerin sonradan ortaya çıkması halleri gibi istisnalar hariç.) Yargıtay, geçmişte Galatasaray Spor Kulübünün genel kurulunda mali ibra ardından idari ibra edilmeme kararını iptal etti. Benzer kararlar ışığında geniş perspektifte bakıldığında, bu nedenle genel kurulda ibra anlamı içeren diğer gündemlerin kabul edilmesi ibranın ise reddedilmesi sonuçta hukuken İbrayı gündeme getirebilir.(ENTERESAN). İbranın kabulü sonrası ibra kararına muhalefet eden bir üye veya toplantıya katılmamış bir üye eski yönetici, başkan veya denetçiye karşı haksız fiilden zarara uğradığını ısbat koşulu ile süresinde sorumluluk davası açabilir. İbra edilmeme halinde halinde ise üyeler tarafından aynı koşullarla sorumluluk davası açılabilir, bu halde yeni yönetimin de eski yönetime sorumluluk davası açma hakkı zaten saklıdır. Önemle belirteyim spor kulüplerine özgü olmak üzere, üyelerin spor kulübünün uğradığı zarardan dolayı şahsen dava açması hali, iç hukukumuzda oldukça tartışmalı. Sportif faaliyetleri şirket eliyle yürüten kulüplerin yönetim organlarının pay sahiplerine karşı sorumluluk davası hükümleri biraz daha açık. Ancak sportif faaliyetlerini şirket eliyle yürütmeyen kulüplerde anonim şirketler hukukunda pay sahibinin uğrayacağı zararlarla kıyaslanması pek mümkün gözükmüyor. Pratik hukukta bu yönde verilmiş ve bir karara ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına da rastlayamadım. Mevcut düzenlemede bu şekilde açılabilecek bir davada aktif husumet (bizzat maddi zarara uğramamış olma) duvarına toslanabilir. Ancak İbra edilmeme halinde yeni yönetimin eski yönetime karşı açabileceği bir davada tüm yollar açık. Son olarak, yukarıdaki anlatımda sadece sorumluluk, hukuk & tazminat çerçevesinde işlenmiştir. Hele Kamuya yararlı dernek statüsüne sahip derneklerin yöneticilerinin kasti zarar verici davranışlarına karşı ilaveten ağır idari ve cezai sorumlulukları olduklarının altı çizilmelidir.