Bir ay önce bir seminerdeyim, Türkiyeye mal olmuş ve yıllarını halkla ilişkiler konusuna vermiş bilim adamı ile 40 yılını sanayiye harcamış ve Türkiyeye mal olmuş iki ünlü panelde konuşuyor.Tecrübeli bilim adamı ile tecrübeli iş adamının zaman zaman fikirleri birbirene uymuyor ve inatlaşıyorlar.Ne bilim adamı tezinden vazgeçiyor ne de iş adamı...Bilim adamı çok sinirli, iş adamı ise çok sakin bir şekilde kendi tezinin doğruluğuna inanıyordu.40 yıl aynı mesleğe gönül vermiş bir iş adamı ve sanayici olarak hangisinin haklı olduğunu düşünmeye başladım.Bir an kendimi onların yerine koydum.Aslında diye başladım düşünceme Sistem ve eğitim olmazsa olmaz kuraldır iş dünayasında.Ama zaman zaman farklı meslek çeşitlilikleri vardır hiç bir sektöre uymaz, kurala uymaz, sisteme uymaz.Sahnedeki iş adamının işi de benim yaptığım iş gibi bir çok sektörün kalıbına uymuyordu.Kendimi doğal olarak iş adamına daha yakın buldum.Bazen işinizle ilgili kuralları ve sistemi kendiniz bulmak ve yaratmak zorundasınız.Hatta ve hatta müşterinizin ihtiyacı olan ürün grubunu da kendiniz yaratmak ve buluşlar yapmak zorundasınız.Günlerce gecelerce sabahlara kadar iş ile ilgili problemleri kafanızdan çözmeye çalışırsınız. Bilim de siz olursunuz alim de.Çözmek için akla, bilime gelmeyecek yöntemler uygularsınız.Ama neticede yapmış olduğunuz işte bir sistem, iş disiplini,iş ahlakı ve sevgisi mutlaka olacaktır.Dolayısı ile birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınızın kendilerini ailenin bir ferdi gibi hissetmeleri gerekmektedir.Çünkü tek başınıza kocaman bir hiçsinizdir.Anlarsınız ki bütün başarılar bir takım işidir.O arada bilim de elbete olmazsa olmazı işin.Ben bunları düşünürken...Bilim adamı noktayı koydu tartışmaya iş adamına döndü ve;Kırk yıldır bu işi yapıyorsanız ve ayaktaysanız kırkta bir siz haklısınız.Saygılarımla.