. Bu ilişkileri geliştirebilmek amacıyla gerek müşteri gerekse tedarikçi açısından temsil ağırlama kavramı büyük önem taşımaktadır. Temsil ağırlama faaliyetlerine ilişkin de çoğunlukla işverenler tarafından karşılanmakta ve faturalandırılmaktadır. Bu doğrultuda işveren adına yapılan yemek masraflarının kuru kazancından indirilip indirilemeyeceği ve vergi mevzuatı gereğince gider yazılamayacağı soru işaretli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü E-41931384-120[2021-7]-6597 sayılı özelge ile işveren olarak, mesai saatleri içerisinde faturalandırılan yemek masraflarınızı gider olarak gösterip gösteremeyeceği ve günlük bir limiti olup olmadığı hususlarında görüş talep edildiği anlaşılmış olup, Başkanlığın görüşüne aşağıda yer verilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun;
- 37’nci maddesinde,
“Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.
Ticari kazanç, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu kanunda yazılı gerçek (Bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edilir.”
- 39’uncu maddesinde,
“İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır. (Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.)
Emtia alım ve satımı ile uğraşanlarda ticari kazancın bulunması için hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, dönem başındaki emtia mevcudunun değeri ise giderlere ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı kanunun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükmü yer almaktadır.
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi maksadıyla yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Diğer bir ifadeyle, ticari kazanç ticari organizasyon çerçevesinde elde edilen bir gelir olduğundan ticari organizasyona bağlı olan ve bu organizasyonun varlığının zorunlu kıldığı giderler kazançtan indirilebilmektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, kendinize ait yemek masraflarınızın, iş ile ilgili olması, işin önemi ölçüsünde yapılması ve kişisel ihtiyaçlar kapsamında keyfi olarak yapılan harcamalar olmaması şartıyla, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunduğuna ilişkin görüş bildirilmiştir.
Yukarıda Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre görüş bildirilmiş olan duruma ilişkin Kurumlar Vergisi Kanunu’nda da bir düzenleme ihtiyacı yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Özellikle yurt dışı gezilerinde şirkete fatura ettirilemeyen temsil ağırlama amaçlı yemek faturalarının kurum kazancından da indirilmesi için bir mevzuat değişikliği ihtiyacı söz konusudur. Mali idarenin özellikle ihracat faaliyetlerine ilişkin destekleyici ve kolaylaştırıcı mali mevzuat değişiklikleri çok büyük önem taşımaktadır.