?>

Kovid’ten sonra hayat pahalılığı gölgesinde bayram

Yıllardır dini ve milli bayramları yazarken, bizim kuşak hep "Nerede o eski bayramlar" diye yazdık durduk...

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

İki yıldır Koronavirüs bayramlarımızı karartmıştı! Sonuncusu bir asır önce yaşanan küresel salgının tanıkları olduk…

Bu yıl Ramazan Bayramı’nda Kovid açısından pek bir rahattık; bu bayram da öyle…

Görünen o ki bu rahatlık batacak!

İnsan beyni unutmaya güdümlü! Biz de Koronavirüs’ü unuttuk.

‘Bitti’ dediler, inanmak istediğimiz için inandık…

Kimi tıp bilim insanları temkinle yaklaştı! Onlardan biri de Prof. Dr. Kayıhan Pala idi… Nitekim yeniden yükselişe geçen vakalardan gördük ki bitmemiş…

Sağlık Bakanlığı 60 yaş üstü ve kronik hastalıkları olan vatandaşlar için hatırlatma aşısı önerdi. Yeniden aşı randevuları açıldı… Zaten artık sosyal medya var; eskiden olsa böyle şeyler uzun süre gizli saklı kalabilirdi. Şimdi mızrak çuvala sığmıyor…

Hele de sayfanızdaki arkadaş sayınız fazla ise!

İnsanlar kendilerinin, ailelerinin ya da arkadaşlarının Kovid olduğuna dair haberleri sosyal medyasında paylaşmaya başladılar.

İkinci, hatta üçüncü kez Kovid olanlar var.

Hani bir yerden atlarken hız kazanmak için geriye doğru gidersiniz ya!

İnşallah virüs de ivme kazanmak için kısa bir duraksama geçirmemiştir…

Muhtemelen bayramdan sonra vaka sayısı daha da artacak…

Kovid olan bir arkadaşımı aradım ‘Geçmiş olsun’ demek için…

Arife günü ateşi çıkmış, kas ağrısı, öksürük falan da olunca eşinin “Boş ver, geçer, bir şeyin yoktur” demesine rağmen direnmiş; “Bayramda bir sürü insan gelecek, biz de gideceğiz, Kovid olmuşsam başkalarının sebebi olmayayım” diye gidip test yaptırmış… Kovid olduğu ortaya çıkmış… “Apartmanda bizimle birlikte 3 aile daha Kovid oldu. Maske takmıyorduk ya artık; herhalde asansörde filan birbirimize bulaştırdık.” Dedi.

Ben ne zaman toplu taşımaya binsem mutlaka maske takıyorum…

Artık filasyon falan yapılmıyor! Sağlıkçı arkadaşlarımızdan hastane acillerine test yaptırmak için başvuran sayısında artış olduğu bilgisi geldi…

Öte yandan Kovid dönemi dışındaki yıllarda insanlar bayramı tatil olarak algılıyordu. Şehrin sokakları özellikle dini bayramlarda adeta boşalıyordu. Bu bayram insanların tatile çıkmayacağı, daha doğrusu çıkamayacağını düşünmüştüm… Bu defa da Kovid’ten değil hayat pahalılığından bir yerlere gidemeyeceklerdi!

Doğru çıktı; şehrin sokakları Kovid öncesi Bayram günleri gibi boş değil!

Akdeniz ve Ege kıyılarında tatile gitmek bir yana, şehir içerisinde bile seyahat edemez hale geldiler. Bayramlaşmaya gidenler eskiden şeker, çay ya da kahve götürürdü, şimdi onlar bile asgari ücretli, emekli için çok pahalı.

Ayrıca 4, 5 kişi aile boyu toplu taşıma araçlarını  kullanarak bayramlaşmaya gitse 60, 70 lira sadece ulaşıma verecek.

İnsanlar artık üç, beş lirayı bile hesap eder hale geldi. Hoş artık 3, 5 liraya doğru dürüst abur cubur bile alınmıyor… Bugün mahalle marketinde bir çocuk geldi; cips almak istedi, ama parası yetmedi. Bozuklukları tek tek saydı, 3 lira eksikti.

Ben tamamlamak istedim; ciddi bir ifadeyle bana döndü; “Annem hiç kimseden hiçbir şekilde para almayacaksın dedi, ben de annemin bu dediklerini çok doğru buluyorum, kabul edemem” dedi…

Sınıfı bitirmiş, ortaokula geçmiş! Çocuklara sorulacak klasik soruyu sordum; “Bir hedefin var mı? Ne olmak istiyorsun?” diye…

Yine aynı ciddi surat ifadesiyle “Üniversiteden sonra yurt dışına gitmek istiyorum. Bunun için de mühendis ya da doktor olmak lazım.  Çok başarılı olmam gerekiyor; şimdiden kuzenimin 5. Sınıf kitaplarını aldım, ders çalışıyorum” dedi… Market sahibi genç; “Bayramda deden harçlık vermedi mi?” diye sorunca da “Verdiler, anneannem, dedem, babaannem öbür dedem 50’şer lira verdi. Ben de hepsini anneme verdim” dedi.

Kendince ailesine bu şekilde destek olmuş. Çoğu emekli nine ve dede torunlarına harçlık veremez duruma düştü! Bakkal kalabalıklaşınca niye yurt dışına gitmek istediğini soramadım.

Yine de bu bayram bana Koronavirüs salgınının pik yaptığı bayramlara göre daha güzel geldi!

Kovid yasaklarıyla sanalda, yalnız kutlanan bayramlar bize yüz yüze kutlanan bayramların kıymetini gösterdi…

Neyse ki bu bayram sevdiklerimizle kucaklaştık, bayramlaştık… 

Bir şeyi yitirmeden kıymetini anlayamıyoruz...

Çocukluk yıllarımızdaki bayramlarımızı özlememizin bir nedeni de; yaşamımızın öznesi olan insanların artık hayatta olmayışları...

Annem, babam ve diğer aile büyüklerinin çoğu; mahalledeki komşu hanım teyzelerin, bey amcaların hepsi bu dünyadan göçtü gitti. Allah rahmet eylesin.

Onlar güzel anılarımızdı, geçmişimizdi.

Elbette çağ değişiyor, insanların algıları değişiyor. Gelenekler, kültürler değişiyor, kimi zaman da yozlaşıyor...

Ama bizler çocukluğumuzun güzel anılarını, o anıları var eden, o kültürü bize taşıyan insanları özlemekten alıkoyamıyoruz kendimizi...

Bayramlıkları giyip tüm komşuları dolaşıp ellerinden öperdik.

Kumaş mendiller verirlerdi, arasına da para koyarlardı. Şekerlerimizi ceplerimize doldururduk.

Eskiden taciz, tecavüz, cinayet falan yoktu.

Hiç kimsenin aklına komşusunun sapık olduğu gelmezdi; zaten eski Bursa sokaklarında apartmanlar da yoktu.

İki apartman ahalisi kadar insan aralıkta bir, iki ya da üç katlı evlerde yaşardı.

Şimdi apartmanlarda insanlar birbirini tanımıyor bile! Ebeveynler de çocuklarını tanımadıkları insanların kapısına bayramlaşmaya göndermiyor! Çok da haklılar.

Değerli okur, nice bayramlara sağlıkla erişmenizi diliyorum…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI