?>

Arkeolojiyi sevdiren festival: Arkeofest

Bursa Büyükşehir Belediyesi Arkeopark’da 13-14 Ağustos tarihleri arasında Arkeofest düzenliyor.

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

 Aslında Türkiye arkeoloji bilimi açısından bir hazinedir… Bursa’nın dağ köylerinde bile kazdığınız yerden tarih fışkırır…

Bu nedenle de Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin şehrin tarihinin daha fazla bilinmesi amacıyla Arkeoloji Festivali (Arkeofest 2022) düzenlemesini önemsiyorum…

Arkeofest 13-14 Ağustos tarihleri arasında Arkeopark’ta düzenleniyor… Her yaştan kişiye hitap edecek olan Festival’de çeşitli atölye çalışmaları da gerçekleşecek…

Bazıları şunlar:

“Kilden çömlek yapımı, fosil kolye yapımı, yontma taştan alet yapımı, sepet yapımı, demir dövme, ok atma, minyatür kerpiç ev uygulaması, balon dinozor, mandal kukla, tekstil baskı, çömlekçi çarkı, çatlak yumurta ile kâğıt atölyesi, boyama, mozaik, sikke basım, restorasyon, Hitit çivi yazısı atölyesi…”

İsteyenler için her saat başı alan gezisi yapılacak. Arkeolojik kazıları deneyimlemek isteyenler ise uzman personeller eşliğinde kazıya katılabilecek.

Eğitim faaliyetleri kapsamında ise alan için hazırlanan drama atölyeleri ile de zamanda yolculuğa çıkılacak.

Antandros Kazı Başkanı Prof. Dr. Gürcan Polat ve Doç. Dr. Yasemin Polat, Troia Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Görevlisi Serap Ala Çelik, arkeoloji, müzecilik ve bilim adına merak edilenleri cevaplamak üzere Arkeofest’e katılıyor…

Arkeofest’in bu yılki sürprizi ise Rafadan Tayfa ekibi olacak. Rafadan Tayfa ekibi, iki gün boyunca Göbeklitepe isimli gösterilerini ziyaretçiler için sergileyecek.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş şu mesajı verdi…

“Gerek yetişkinler gerekse gençler ve çocuklar, tarihimizi doğru bir şekilde öğrenme ve arkeolojinin nasıl bir bilim dalı olduğunu deneyimleme fırsatı bulacak. Arkeoparklar, birer açık hava müzeleridir.

Aktopraklık Höyük Arkeopark’ta toplumu arkeoloji bilimi ile buluşturma faaliyetleri 2014 yılından itibaren kesintisiz biçimde Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülmektedir. 8500 yıl öncesine uzanan arkeolojik kazı mevcuttur. Arkeolojiye meraklı tüm vatandaşlarımızı harika alana tarihimizle buluşmaya davet ediyorum…”

Güzel bir etkinlik, gidebiliyorsanız varsa çocuğunuzu ya da torununuzu alın, gidin…

 

ARKEOLOJİ, PALEONTOLOJİ, ANDROPOLOJİ

Türkiye gibi bir ülkede arkeolojik çalışmalar dolayısıyla da arkeologlar çok önemlidir. Ne yazık ki üniversitelerin ilgili bölümlerine tercih azdır, mezunlarının da kamu dışında iş bulabilmeleri çok zor!

Bana göre en kıymetli mesleklerden biridir. Anadolu, tüm arkeologları istihdam edecek kadar çok zengin bir tarihe sahip… Kazdığınız yerden tarih fışkırıyor. Yeri gelmişken Bursa’ya yakışır bir Arkeoloji Müzesi yok. Kültürpark’taki yer fiziki olarak yetersiz.  

Bir an önce Bursa’ya yakışır, tüm buluntuların derli toplu sergilendiği ve korunduğu bir müzeye ihtiyaç var. Urfa’ya Göbeklitepe ile örtüşen şahane bir müze yapıldı. Bursa’da da her yerde arkeolojik buluntular var.

Arkeoloji, paleontoloji, antropoloji oldum olası ilgimi çeker… En az 10 yıldır arkeofili.com sitesini izliyorum. Özellikle gündemin ağırlığından boğulduğumda ya müzik dinliyorum ya da arkeofili gibi siteleri tıklayıp, geçmişte olan bitenleri, arkeoloji dünyasının güncel haberlerini okuyorum…

Artık tükenmiş başka bir insan türü olan Neandertal ve Denisova insanlarının varlığından haberdar olmak; DNA diziliminin yapıldığını, modern insanlarda düşük yüzdelerde olsa da her iki türe de ait genetik geçişe izlerine rastlandığını bilmek bana ne katar?

Ya da dünyanın yaşı, kaç dönemi olduğu, canlılığın ortaya çıkışı ve dünyada yaşanan yok oluşlar?

Merak işte… Sonu olmayan bir şey!

Haa… Bu sitelerin varlığı evrende yalnız olmadığımı hissettiriyor. Benim gibi merak edip ilgilenenler var ki, yazıp çiziyorlar!

Yarın öbür gün şu kadar neandertal isen şu şu hastalıklara dayanıksızsın, denebilir!

Mesela… Antik insanlarla, neandertaller arasındaki gen alışverişinin, bazı alerji türleriyle alakası gibi! Kovid salgınında bile neandertal geni taşıyanların bağışıklığı üzerine araştırma yapıldı!

Bilimin ucu çok açık; sonsuz… Arkeoloji, antropoloji ve paleontoloji hatta jeoloji birbiriyle farklı ama alakadar bilim dalları!

Bu tür okumalar bir de geçmişe bakarak bugüne yönelik çıkarımlara yarıyor…

DÜNYADAKİ KİTLESEL 5 YOK OLUŞ!

Bilime göre dünyanın yaşı 4,5 milyon yıl!

Son 450 milyon yıl içerisinde 5 büyük kitlesel yok oluş yaşanıyor dünyada!

443,5 milyon yıl önce Ordisiyen; 375 yıl önce Devoniyen; 250 milyon yıl önce Permiyen; 200 milyon yıl önce Trias-Jura; 66 milyon yıl önce Kretase kitlesel yok oluşu var…

Hepsinde de dünyadaki canlılığın büyük kısmı yok oluyor. Yeni türlerin ortaya çıkması ve toparlanma için milyonlarca yıl geçiyor…

İlk dördünün nedenleri hakkında kesin kanıtlar yok, tahminler var. Ama sonuncusunun nedeni biliniyor:

Dünyaya çarpan 11 kilometre çapındaki bir meteor!

Mesela, ilk primatlar 5. Kitlesel yok oluştan 10 milyon yıl sonra ortaya çıkıyor… En eski alet kullanabilen insansıların geçmişi ise 2 ya da 3 milyon yıl önceye dayanıyor! Modern insanın geçmişi ise buluntularla sürekli değişiyor; 300 ile 500 bin yıl öncesinden söz ediliyor.

Her halükârda insanlık bugüne yüz binlerce yıllık bir yolculuktan sonra ulaştı…

İNSAN ELİYLE 6. YOK OLUŞA DOĞRU!

Ve şimdi türümüz dünyayı 6’ıncı yok oluşa sürüklüyor…

Alan olarak dünyanın yüzde 3’ünü oluşturan şehirlerde dünya nüfusunun yüzde 60’ı yaşıyor… Karbondioksit salınımının dörtte üçü kentlerde gerçekleşiyor…

Dünyanın havası, doğası, hızla kirletiliyor, Ozon tabakası inceliyor, iklim krizi elle tutulur hale geldi, buzullar eriyor. Kitlesel yok oluşların ölçütü dünyadaki canlılığın yok oluşu… 66 milyon yıl önce düşen göktaşı dinozorları ve dünyadaki canlılığın yüzde 70’ini yok etmişti…

Şimdi ise insan eliyle oluşan süreçte son 50 yılda insan dışındaki canlı sayısı yüzde 68 azalmış…  Kalan hayvan ve bitki türlerinin yüzde 70’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya… Nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanlarla, her çeşit canlıyla ilgili haberleri o kadar sık duymaya başladık ki! Neredeyse dünya tarihindeki büyük kitlesel yok oluş oranlarını yakalamak üzereyiz…

Dünya nüfusu 8 milyara ulaştı bile! Vahşi kapitalizmin sınırsız aç gözlülüğü, yok edici bir süreçle üretim ve tüketim üzerine kurguladığı düzen dünyayı yok oluşa götürüyor…

Bilmenin bir sorumluluğu var. Okumasanız, bilmeseniz, tüm yok oluş gerekçelerine ikna olur, savunursunuz…

Bu yüzden doğanın tahribatına, ağaçların kesilmesine, ekolojik sistemin bozulmasına, derelerin borulara alınmasına, havanın, toprağın, yer altı ve yer üstü sularının kirletilmesine sırf karşı olmak için değil, doğrusu bu olduğundan karşıyım…  

Yok ettiğimiz doğa ve diğer canlılar değil sadece…

Gelecek nesillerimizin yaşayacağı dünyayı da yok ediyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI