Bunların en önde geleni Rusya-Ukrayna çatışması. 2014 yılında başlayan iki ülke arasındaki gerginlik, 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından “Ukrayna’nın askerden ve Nazizm’den arındırılması” amacıyla Ukrayna’ya savaş açmasıyla sonuçlandı.
Ben; olayların, savaşın nedenleri ve gelişmeleri hakkında fikir beyan edecek değilim. Beni Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ilgilendiren şey; her iki ülke ile olan ticari ilişkilerimizin nasıl etkileneceğidir. Sorun henüz çözümsüzlük aşamasındadır. Gelişmeleri tüm dünya gibi biz de izliyoruz. Çünkü Rusya ve Ukrayna; dünyanın çok önemli enerji ve gıda ihracatçısıdır. Biz bu konuda hem ithalatçı hem de aracı ülke durumundayız. Çünkü geçişler; Karadeniz, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı yoluyla dünya ülkelerine ulaşabilecektir.
Bu aşamada Cumhuriyetimizin iki temel anlaşması büyük önem kazanmıştır. Bunlar Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) ve Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesidir (22 Haziran 1936). Çeşitli kesimlerce üzerinde spekülasyonlar yapılan bu iki metin; görülmüştür ki ülkemizin tapu senetleridir. Yıllarca bunları olumsuz yönde eleştirenler bile; bu anlaşmaları savunmak, onları sahiplenmek noktasına gelmişlerdir. Bu bize şunu gösteriyor; her iki ant-laşma da uzun müzakerelerle sonuçlanmış ve sonunda tüm taraflarca kabul edilip imzalanmıştır. Antlaşmaların tartışması ise yıllarca sürmüş ve hâlâ devam etmektedir. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Bu sözleşmelerin yarattığı ortam ve devlet yönetimimizin onlara sahip çıkması, bizi en önemli çözüm ortağı durumuna getirmiştir. Bu sayede Ukrayna limanlarında bekleyen onlarca dolu gemi; birer birer yola çıkmaya başlamışlardır.
Ukrayna ve Rusya arasındaki sorunlar kolay çözümlenecek gibi görünmüyor. Batı ülkeleri Ukrayna’yı hep savaşa zorluyor. Askeri destek veriyor. Bu destek nereye kadar sürer? Rusya nerede durur? Geri çekilir mi? Bilinemiyor. Biz resmi olarak her iki devletle de kolayca görüşüyoruz. Burada önemli olan şey; ülkemizin gıda ve enerji ihtiyacını miktar olarak azaltmadan, fiyat olarak da yükseltmeden temin edebilmemizdir.
Bu sıkıntıların bize vereceği bir ders olmalıdır.
-Ülkemiz tarımını, çiftçimizi desteklemeliyiz.
-Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı en verimli şekilde değerlendirmeliyiz.
Dikkat etmemiz gereken bir husus da Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin yapımı ve işletmesidir. Son günlerde santralin yapıcısı olan Rusların bazı tasarrufları kamuoyunda soru işaretleri yaratmıştır. Gıda ve enerji; gelecek günler için tüm dünyada gittikçe artan bir öneme sahip olacaktır.