Tarihe tanıklık ediyoruz ve bitmedi… Ben de ülkemizde ve dünyada yaşanabilecek kısa vadede öngördüğüm, düşündüğüm uzgörülerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Savaşın etkileriyle enerjisi sıkıntısı çeken Avrupa’nın yaşadığı zorluklar sebebiyle, belki yıllar sonra ortaya çıkacak teknolojik gelişmelerin bir yıl içerisinde hız kazanıp hayata geçirileceğini düşünüyorum. Zira; yaratıcılıklar zor şartlarda hız kazanır. Bu itibarla; bireylerin, ailelerin ve küçük kurumların enerjilerini pratik ve ucuz yollarda çözecek hızlı çözümleri çok yakında görmeyi umuyorum. Taşınır, katlanır güneş panelleri, enerji üretebilen cam, perde, çadırlar, 5 dakikanın altında şarj edilebilen elektrikli araç haberleri gelmeye başladı bile. Geçtiğimiz günlerde komşumuz Yunanistan’da bir an itibariyle de olsa ülkenin ihtiyacı olan tüm enerji, temiz enerjiden karşılandı.
Nasılsa bizim enerjimiz var diyerek bıyık altından Avrupa’ya gülen bazı aymaz insanlara hatırlatmak isterim ki; bizim üretebilmemiz için onlardan gelecek malzemelere mutlak ihtiyaç var, ayrıca ürettiklerimiz satmamız için de onların talebine ihtiyacımız var. “Komşumuz karanlıktayken biz aydınlıkta yatmamalıyız” Yani, etle tırnak ilişkisi! Bu durumu birçok hammadde ve talep konusunda tüm dünyaya yayabilirsiniz. Ben buna “DÜNYA VATANDAŞLIĞI” diyorum.
Temiz enerji ve yeşil dönüşüm hedefleri, Avrupa’nın kömür ve nükleer enerjiyi hortlatması sebebiyle biraz gecikmeye uğrayacak ama 17 başlıktan oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için tüm dünya birlikte çalışmak zorunda kalacak. Bundan kaçış yok ve “MIŞ” gibi yapılmamalı!
Bu hedeflere ulaşırken dünya şunun farkına varacak; ÖNEMLİ OLAN BÜYÜME ORANLARI DEĞİL HAYATIN DEVAMI!
Teknoloji ve dijital dönüşüm; üzerinde çalışanların dahi öngöremediği bir hızda hayatı değiştirmeye devam edecek ancak bu teknolojilere erişenlerle erişemeyenler arasında başka büyük sorunlara yol açacak. Yani; bazı ülkelerin alt yapıları ve bireylerin ekonomileri, kullanım ve uygulamalarda uçurumlara sebep olacak.
Hep kuşaklarla tarif edilen GENÇLER ile OLGUNLAR birbirlerini daha iyi anlamak ve uyumlamak zorundalar. Dolanık Kuantum gibi…
Dünyanın önümüzdeki bir yılı zor geçireceğini, ülkemizin ise 2024 yılının ortasına kadar zorluklar yaşayacağını ama sonrasında büyük çıkış yakalama olasılığını öngörüyorum (tabii birbirimizi engellemezsek).
Ülkemizin seçim sürecine girdiği bu dönemde vaatler havada uçuşacak. Mevcut hükümetin asgari ücreti 10 bin TL yapacağını konuşanlar bile var. Ana müşterimiz Avrupa’nın içinde bulunduğu dönem itibariyle yeterince üretim ve satış yapamazsak bu rakamlar sonrasında; “maaşa zam işe son” endişesi doğar. Zor geçecek bir yılı aşarken, bu durumu yaşamamak ve işi muhafaza etmek için; ülke yönetimi, çalışanlar, işverenler, sendikalar ortak akılla birlikteliklerini devam etme yolları aramalıdırlar. Zira, ben seçim sonrasında ülkemize çok fazla yabancı yatırım bekliyorum.
Ülkemde ve dünyada en çok önemsediğim üç konu ise;
EĞİTİM
ADALET
EŞİTLİK
Yarınlar Güzel Gelecek…
Saygılarımla.